İsmim Yasemin buyrun içeri
Üniversiteyi kazanıpta İstanbul’a geldikten sonra yapılacak ilk iş kalma işi idi. Babamla yaptığımız görüş alışverişinin ardından devlet yurdunda bir müddet kaldıktan sonra bir kaç kafa dengi bulduktan sonra bir eve geçme fikri bize oldukça mantıklı gelmişti. Nihayetinde bir kaç ay içinde oldukça sağlam diyebileceğim Cem ve Ertan’la bir eve çıkmaya karar vermiştik. Bu kararın ardından da babam İstanbul’a kadar gelerek ev arama ve içini doldurma işlerini sağlamak için gelmişti. Uzun uğraşların ardından sessiz sayılabilecek bir sokakta şimdilik kaydıyla bir ev bulmuştuk. Kısa süre içinde evi dayayıp döşeyerek yaşamaya başlamıştık.
Cem benimle aynı sınıftaydı, Ertan ise aynı bölümden başka bir fakültede öğrenim görüyordu. İlk zamanlar aşıldıktan sonra onlara olan güvenim daha da artmaya başlamıştı. Bu biraz da öyle olmak mecburiyetindeydi çünkü üçümüz de en yalın halimizle oradaydık, gurbetteydik.
Cem Ankaralı idi. Orta boylu, hafif göbekli, az esmer yakışıklı bir çocuktu. Bir çok kız etrafında dolanmakta ama bu teklifleri ağırdan alarak değerlendiriyordu. Bu kadar şeytan tüylü olmasında biraz bu ağırdan alma hali, biraz gizemli hareket etme ama en çok ta sempatik ve maharetli bir çeneye sahip olmasından kaynaklanıyordu. Zamanında bir kaç kadınla birlikte olduğunu ifade ediyor bunların arasında bir evli kadın olduğundan da bahsediyordu. Ben ilk zamanlar bunun bir atmasyon olduğunu düşünüyordum. Hayatında hiç seks yaşamamış birinin bu iddiaları da ciddiye alması pek beklenemezdi doğrusu.
Ertan benimle aynı şehirdendi, Kırşehir’den. O aramızdaki en sessiz adamdı. Uzun boylu, iri yarı bir cocuktu. Hani derler ya bunca deliye bir uslu , işte Ertan o türdendi. Eli ayağı düzgündü, ama karı kız işleri onu o kadar da ilgilendirmiyordu. “İstanbul beni elbet değiştirecek, o zamana kadar çalışmalıyım” diyen bir tipti. Cem bu yüzden Ertan’a arasıra takılır “Ulan seni ancak bir karı değiştirir” diyordu. Ertan arada da olsa yaptığı sağlam esprilerle bizleri kahkahaya boğuyordu. işte o anlarda bu çocuğun bizimle aynı evi paylaşmasının sebebini daha iyi kavrayabiliyordum.
Hayat böyle böyle devam ediyordu. Bahar aylarının başlangıcında bir akşamüstü eve gelirken bir şeyler almak için mahalle bakkalına uğradım. Daha sokak başında adeta başımı döndürecek bir olayla karşılaştım. Bakkalın kapısında kıvırcık kumral saçları hafif meltemde dalgalanan bir afetti bu gördüğüm. Üstünde lise üniforması olan bu kızın boyutlarından gerçekte onun lise öğrencisi olabileceğine hiç inanmamıştım. Ben yaklaşınca bu afet-i devran “hadi iyi akşamlar babacığım akşama görüşürüz” diye seslendi bakkala doğru. Dükkana girdiğimde kızın babasının bizim bakkalımız Recep abi olduğunu anlamıştım. Recep abi sağolsun evi tutma ve içini donatma aşamalarında çok yardımı dokunmuştu. Dükkanı hemen evinin olduğu apartmanın altındaydı. Aslen Denizlili olan Recep abiyle şöyle böyle çok iyi bir muhabbetimiz vardı ama böylesi bir kızının olduğunu dahası ailesinin kimler olduğunu dahi bilmiyordum.
“Hayrolsun Recep abi, o kızın mıydı?” diye sorunca Recep abi de parlayan gözlerle “evet, o gördüğün kızımdı” dedi. Adının Gamze olduğunu öğrendiğim bu kızın daha 16 yaşına yeni bastığını öğrendiğimde ise bayağı bir şok geçirmiştim.
Eve geldiğimde bütün gün Gamze’yi düşünerek geçirdim. Hatta bütün hafta sürdü bu düşünmeler. Kızı böyleyse anası bile nasıldır diye geçirdim içimden. Kendi kendime “Ulan bu bizim Recep abi amma hatun tavlamış yahu” deyiverdim.
O akşam konuyu bizim çocuklara açtım. “Görmeliydiniz ne hatun” dedim.
Cem: Belli belli rüzgarı seni devirmeye yetmiş. Bir de altına alsan kim bilir neler olurmuş sana?
Ertan: Olacağı belli, kalpten küüütt…
Herkes gülmeye başlamıştı.
Zaman ilerledikçe kafamı kurcalayan tek şeyin Gamze’nin beni unufak eden güzelliği ve seksapayeliği olmadığını fark ettim. Bu kız neticede daha ufacık bir kızdı ama ya annesi, o nasıl bir kadındı. Güzel miydi, çirkin miydi, kızı kadar seksi miydi? Kocasının altına doyuma ulaşabiliyor muydu? Kimdi bu kadın, kafam allak bullak olmuştu. Bazen bu fikirlerin saçma olduğunu düşünüyor kendimi yaşlı bir kadına, üstelik tanımadığım belki de iffetli bir kadına iftira etmiş gibi hissediyordum.
Çok geçmedi bu fikirleri içimde saklayamaz oldum. suçluluk duygusu içimi bir fare gibi kemiriyordu. Bunu en yakın bildiğim, bana cevap verebileceğine inandığım tek insana Cem’e açmaya karar verdim. Ertan olmadığı bir akşam üstü elinden tuttum “oğlum gel sana danışacağım bir şey var” dedim.
– Ne oluyor lan Mehmet? Hasta mısın?
– Yok be oğlum da kafamı bazı meseleler kurcalıyor.
– Ne oldu ki hayrolsun?
– Ya bu Recep abinin karısı…
– Eeee?.
-Ben bu kadını görmedim, nasıl biri olduğunu bile bilmiyorum ama kızını gördükten sonra..
-Arzulamaya başladım sanki!
İşte burada Cem gülmeye başladı.
-Oğlum suçluluk duyma, bir kadın arzulamanda bir gariplik yok. Gariplik daha hatunu bile görmemiş olmanda.
-İyi de Cem kadın ya yollu değilse
-Belki öyledir ama karıyı mı düzdün?
-Hayır!
-O zaman bekleyelim görelim bakarsın neler neler olur …
-Nasıl yani?
-Belki de hatun senin beklediğinden daha acayip bir şey çıkar.
Günler böyle böyle geçiyordu. Bir akşam evde çay içelim dedik. Cem’le ben beraberce karşımızdaki Recep abinin bakkalına gidelim dedik. Ancak vakit geç olduğundan dolayı Recep abi dükkanı kapatmıştı. Tam ne yapacağımızı düşünürken Cem ;
-Hadi Recep abilere gidelim onlardan şeker isteyelim, dedi.
-Oğlum boşver buluruz deyince, Cem;
-Ya tanıdığımız tek kişi Recep abi, hemen de şuracıkta. Gel o bize biraz şeker verir dedi.
Ben “geç oldu, rahatsız etmesek” desem de Cem kolumdan çekerek apartmana soktu beni. Recep abinin kapısını çaldığımızda ne yalan ben biraz heyecanlanmıştım. Biz kapıyı Recep abinin açmasını beklerken kapıyı o hayal ettiğim kadın açtı. Ben;
-Şey biz karşı apartmanda oturan öğrencileriz Recep abi yok muydu? Eflatun başörtüsünün içinde bir güneş gibi parlayan bu harika yüzlü, yeşil gözlü kadın;
-Yok kahveye gitti. Ne istiyordunuz? dedi.
-Cem ya bizim şekerimiz bitmiş çay için bir kase şeker rica edecektik. Paramız kalmamış, Recep abiden başka tanıdığımız kimse de yok… deyiverdi.
Kadın gülümseyerek;
-Önemli değil canım, lafı mı olur ben size getireyim siz burada bekleyin dedi.
O anda kızından daha dolgun, tam bir Afrodit heykeli misali bir vücuda sahip olduğunu anlamıştım bu hatunun. Boşuna değilmiş onu merak etmem, bu kadın kızından bile daha güzeldi. Bir kasenin içinde toz şeker ile alüminyum folyoya sarılı bir ufak pakette getirdi kadın.
-Börek yapmıştım bunu da alın lütfen. Kabı da istediğiniz zaman getirirsiniz demişti.
Biz teşekkür ederek oradan ayrılırken ben bir tuhaf olmuştum. Bu kadının sesi bile o kadar buğulu ve tatlı idi ki kendimi cennette sanmıştım bir anda. Cem bana dönerek;
-Oğlum var ya bu hatun düşündüğünden de deli bir şeymiş. O ne seksilikti öyle deyiverdi. Sonra devam ederek;
-Haklıymışsın be Mehmet! Bu kadın belki kapalı ama hayatımda hiç bir kadının beni böylesine etkilediğini bilmiyorum dedi.
Ertesi gün kabı vermek için Recep abiye gittim. Recep abi ;
-Mehmet gel. Akşam gelmişsiniz Yasemin ablan söyledi dedi.
Demek o harikulade kadının adı Yasemin’di. Adı da çok yakışmıştı bu kadına. Şıktı, güzeldi ve ne yalan söyleyeyim çok seksiydi.
-Recep abi sen yoktun sağolsun teyze de bize şeker verdi bu da kabı deyince, Recep abi gülerek;
-Teyze değil oğlum 37 yaşında daha. Sen belki benim yaşıma bakarak diyorsun da ben 55 yaşındayım dedi. Abla dersen Yasemin’e daha doğru olur bence dedi.
-E geç mi evlendiniz? deyince
-Ya benim başımdan daha önce başka bir evlilik geçmişti olmadı ayrıldık, sonra en küçük kız kardeşimin yakın arkadaşı olan bu hatun çıktı karşıma evlendik. deyiverdi. Şaşırmıştım, bu dünyalar güzeli kadın nasıl olmuştu da kendisinden neredeyse 20 yaş büyük bu adamla evlenmişti.
-Kızkardeşim liseye giderken tanıdım onu. Sonra bir kaç yıl içinde de evlenme teklifimi kabul etti dedi. Ben sırıtarak;
-Sen de az değilmişsin be Recep abi deyince o da
-E ben çok mu çirkinim? Hem o da bana biraz mecburdu dedi.
Ben bu son lafına biraz takıldıysam da pek önemsemedim oradan çıktım. Bu Yasemin hanım muhabbetinden ben de Cem de çok etkilenmiştik. Ertan ise bizimle dalga geçiyordu.
Bir hafta sonu akşamı hep beraber porno izleyelim dedik. Filmde porno yıldızı Hannah Hilton isimli sarışın iki tane izbandut gibi herifin arasında inleyerek sikiliyordu. Bizim suskun dediğimiz Ertan
-ulan şu karının ağzı boş kaldı ona da ben soksam deyiverdi. Cem;
-Senin ki bu dayıların yanında sinek yarağı kadar kalır deyince Ertan;
-Tamam be, açalım yaraklarımızı görelim. Birbirimizden gizlimiz mi var sanki? dedi.
Herkes çıkarmıştı siklerini. Hakikaten Ertan’ın yarağı filmdeki adamlarınkinden aşağı kalır değildi. Kafası mosmor kalınlığı da kalın bir havucun kalınlığı kadar vardı. Cem’in ki ondan ince ama bir kaç santim daha uzundu. Benimki ise normal boyutlardaydı. Ama hafif eğri sikimin kafası da onlardan aşağı kalır değildi. Herkes yan gözle birbirini siklerini inceliyordu. Yine Ertan;
-Ya hepimizin ki iyiymiş. Bu karı gibi bir karı olsun üçümüz de grup yapar, amını, götünü ve ağzını doldururmuşuz dedi. Hepimiz gülüştük. Cem Ertan’a dönerek;
-O yarağın üstünde şimdi kimin olmasını isterdin? diye sordu.
-Sınıfta Elmas diye bir hatun var ya onu. O orospu var ya o koca poposunu sallayarak, göğüs dekoltesi vererek ve şuh kahkahalar atarak beni de tahrik ediyor ama onun bütün cakasını alırdım burada dedi.
Cem daha sonra bana dönerek
-Ya sen? dedi.
-Biliyorsun işte, Yasemin hanım. Altıma alıp ikimiz de bitip tükeninceye kadar sikerdim onu. Daha sonra ben Cem’e dönerek
-Ya sen kimi isterdin dediğim de karıyı yalnız sen mi kullanacaksın. Yasemin’in muhtemelen göt deliğinin kızlığını almamışlardır onunda mührünü ben kırmak isterdim dedi.
Biz Ertan’la ikimiz
-Vay götçü vay dedik. Gülüşüyor eğleniyorduk. Ertan bu arada lafa girerek;
-Oğlum ikiniz de manyaksınız. Ne var bu yaşlı karıda dedi. Cem;
-Valla karı su gibi bir şey, görsen tokmağını her yerine sokmak istersin dedi. Ben;
-Recep abiyle konuştum oğlum, hatun yaşlı falan değil, 37 yaşında, taze daha. Ertan;
-İyi de bu kadın kapalı değil mi? Sanki size göt-bacak gösterdi de siz de hayaller kuruyorsunuz. dedi. Cem;
-Oğlum belli olmaz hayal mi gerçek mi? Ama o kadın da bambaşka bir seksilik var. Ben anlarım bu karı isterik de göreceksiniz. Bence bu evin seks kölesi olabilir dedi.
Ben biraz afallamıştım bu sözlerden sonra. Cem onunla alakalı hayallerini birbiri ardınca sıralıyordu. Yok alta yatacağını yarağını amında sürterek onu zevke getirdikten sonra bir anda kökleyeceğini bu sırada götüne benim yarağımın gireceğini o böyle inim inim evi inletirken Ertan’ın yarağını hazırlaması için ağzına vereceğini ve sesini keseceğini falan filan bahsediyordu…
Artık her porno muhabbetimizde ya da karı kız meselesinde laf bir şekilde dönüp Yasemin’e geliyordu. Ama o kadar. Zaman zaman yolda karşılaşıyor, selamlaşıyor, hal hatır soruyorduk ama o kadar işte. Ne bizde herhangi bir faaliyet vardı ne de ondan öyle bir işaret alıyorduk. Ama onun üzerine kurduğumuz fantezimiz gün geçtikçe artıyor, deniz suyu yutmuş gibi içimizi yakıyor ve onu hep görmek istiyorduk. Artık kızını da unutmuştum. Varsa yoksa Yasemin lafı dolaşıyordu bizim için. Ertan da Yasemin’i gördükten sonra bize hak vermiş o da Cem’le ikimize katılmıştı. Ama tüm bunları asla bir başkasının yanında ima ile dahi olsa açmıyorduk. Ne bir arkadaşa ne de başka birine. yanımızda arkadaşlarımız olduğunda bile bu mevzunun ucundan bile bahsetmiyorduk. Zira bu bizim ortak fantezimizdi ama çok tehlikeli bir fantezi.
Yaz başına doğru ev sahibi evi sattığını ve yeni bir ev bulmamız gerektiğini söyledi. Bu bizi bir hayli sıkıntıya sokmuştu, bu evi seviyorduk, bu sokağı da. Buradan ayrılmayı hiç istemiyorduk üstelik Yasemin’i artık görememe ve biricik aşkımızı kaybetme ihtimaliyle karşı karşıyaydık. Canımız çok sıkılmıştı. Ev sahibi bize çıkmak için 1 ay kadar mühlet vermişti. Bir akşam üstü Recep abi sıkıntılı olduğumu anlayarak yanına çağırdı.
-Hayrolsun oğlum Mehmet, sıkıntın nedir?
-Ya Recep abi ev sahibi evden çıkmamızı istiyor. Biz de burayı çok sevdik. Seni çok sevdik. Buradan ayrılmak istemiyoruz ama…
-Yapma ya. Dur bakalım ben sizin bu evi bulmanıza yardımcı olmuştum bakarsın buralarda başka bir ev daha bulurum dedi.
Biz de sağ da solda evler buluyorduk ama oralara yakın bir yer bulmak için uğraşıyorduk. Neticede bir kaç arka sokakta bir ev bulduk. Bu ev ötekine göre daha ufak ve biraz daha bakımsızdı ama olsundu. Fiyat konusunda da Recep abi bize yardımcı olmuştu. Artık evden çıkma ve taşınmanın zamanı gelmişti. Üzülmüyor değildik ama hiç olmazsa gene yakınlarda oturacaktık. Bir akşamüstü biz evi toparlarken kapı çaldı. Gelen Recep abi ve Yasemindi. Şaşırmıştık. Hemen içeri aldık. Sevincimizi görmeniz gerekirdi. Hepimiz yan gözlerle Yasemin buğu buğu o seksi yeşil gözlerine bakıyor, hafif dolgun dudaklarındaki gülümsemeyi yakalamaya çalışıyorduk.Recep abi;
-Çocuklar yeni tuttuğunuz evi temizlediniz mi? diye sordu. Temizlemediğimizi öğrenince ;
-Yasemin ablanız da ben de size yardım etmek istiyoruz. Yasemin sizi çok sevmiş ne dersiniz deyince özellikle ben havalara uçmamak için kendimi zor tutuyordum. Biraz ağırdan alarak;
-Zahmet olmasın? deyince Yasemin’de Recep te ;
-Aa ne zahmeti, olur mu? dediler. Cumartesi sabahına sözleştik. Havalarda uçuyorduk, zira Yasemin yakınımızda olacaktı, hem de aynı evde… Nasıl sevinmeyelim. Cem;
-Arkadaşlar bu harika bir şey ancak sakın aşırılık yapmayın. Yasemin’i de tanımış olacağız bu vesileyle. Sakın hiç bir şey çaktırmayın tamam mı dedi. Hepimiz onayladık. Burada amacımız sadece Yasemin’i biraz daha tanımak ve onunla yakınlaşma imkanı bulmaya çalışmak olacaktı. Muhabbeti arttırarak daha sonraları da bize gelmesini temin etmeye çalışacaktık. Bu konuda deneyimli olarak Cem’e uyacaktık. Artık heyecanla Cumartesi sabahını beklemeye başlamıştık.
Nihayet cumartesi sabahı yeni evimize gitmiştik. Malzemeleri poşetlerden çıkartmadan yeni aldığımız börekleri yiyerek kahvaltımızı yaptıktan sonra tam çalışmaya başlayacakken kapı çaldı. Gelen Recep abiyle Yasemin ablaydı. Yasemin abla üzerine uzun kollu bir sweat giymiş altına da gri bir eşofman geçirmişti. Hava o sabah kapalıydı. Cem yine de herşeye rağmen kısa kollu bir tişört ve dar bir eşofman getirmişti. Ama havanın hafifte olsa serin olması yüzünden biz Yasemin’i ancak bu kadar görebilecektik. Ama olsundu, bu da bize yeterdi. Bu zamana kadar tam olarak vücudunun nasıl bir şey olduğunu bilmiyorduk, şimdi hiç olmazsa tahmin yürütecek kadar bir fikrimiz olacaktı. Çalışmaya başlamıştık. Recep abide bize bir müddet yardım ettikten sonra
-Ya size kolay gelsin, ben dükkana geçeyim. Öğlen arası gelirim yine. Bir şeye ihtiyacınız olursa haber vermeyi unutmayın sakın demişti.
Biz çalışıyor, yerleri süpürüyor siliyorduk. Aslında Yasemin ne yapmamızı isterse onu yapıyorduk. Bir ara;
-Ya çocuklar, erkekler pasaklı olur derler ama vallahi size hayran kaldım çok güzel temizlik yapıyorsunuz. Sizi alan kadınlar yaşattı valla yaşadı… deyiverdi. Bunun üzerine Cem;
-Yasemin abla bizde daha neler var bir bilsen deyiverdi. Herkes gülmeye başlamıştı. Artık Yasemin’le konuşabiliyorduk. O da ara ara “yahu siz amma muhabbetçiymişsiniz de bizim haberimiz yokmuş” falan diyordu.
Öğle olupta Recep abi bizlere yiyecek bir şeyler getirdiğinde evin ayrısının temizliğini bitirmiştik. Hava da ısınmış, kara bulutlar kaybolarak güneş yüzünü göstermişti. Recep abi gittikten bir süre sonra Cem Yasemin’in yanına giderek;
-Yasemin abla, sen çok terlemişsin dedi
-Ya sabah soğuktu ya ben de üstüme kalın şeyler aldım ama olsun zararı yok idare ederiz falan dedi.
-Yasemin abla istersen kısa kollu ince birşeyler var deyince
-Yok şimdilik böyle iyi lazım olursa haber veririm dedi.
Bir müddet sonra Yasemin ablanın sesini duyduk. Su kovasını banyoda doldururken üstüne dökmüştü. Ben seslendim;
-Yasemin abla ne oldu?
-Bir şey yok Mehmet ablacığım, kova üstüme döküldü.
-Ee ne yapacaksın?
-Ya bilmiyorum ki… Tüh keşke yanıma bir şeyler alsaydım yedek.
-Yasemin abla zararı yok istersen, biz her ihtimale karşı bir şeyler getirmiştik getireyim mi?
-Ya yok gerek yok.
-Ama böyle hasta olursun, ben getireyim uymazsa başka bir çare düşünürüz dedim.
-Ya gerek yoktu derken ben poşeti banyo kapısının önüne bıraktım. Sonra da;
-Yasemin abla banyo kapısına bıraktım ben içeri gidiyorum sen dene olmazsa seslenirsin dedim.
Hepimiz ne yapacağını merakla bekliyorduk. Verdiğimiz şeyler bizim giydiğimiz eskilerdi. Benim vücuduma yakın bir vücudu olduğunu düşündüğümüz için benim dar ve ince v yaka bir tişörtümü koymuştuk. Altlık olarak ta parlak eşofmanlardan Ertan’a dar gelen bir şey koymuştuk. Birazdan başında lacivert eşarbı ile bunları giyerek gelmişti. Gerçekten vücudu bir kız kadar biçimli idi. Verdiğimiz elbiseler ona dar gelmişti. Tişörtten iri göğüsleri fırlayacakmış gibi duruyordu tabi altında sutyen olmasa. V yakadan göğüslerinin arası gözüküyordu. Altında da orta büyüklükteki kalçaları zor sığmıştı. Tekrardan çalışmaya başladık. Cem;
-İyi olmuş Yasemin abla;
-Ya siz olmasanız giymezdim
-Neden?
-Bunlar açık şeyler.
-Sen hep kapalı mıydın?
-Yok değildim esk**en, ama evlendikten hemen sonra kapandım. Neyse bir ara anlatırım. Siz bunları giydiğimi Recep’e söylemeyin tamam mı? dedi.
-Kızar mı?
-Yoo kızmaz da, olsun kocamdır kıskanır dedi. Ertan’da;
-Valla Yasemin abla benim de senin gibi güzel bir karım olsa ben de kıskanırdım deyince hepimiz gülmeye başladık. Yasemin;
-Olur inşallah bir gün deyip işimize devam ettik. Gecenin geç saatlerine kadar kahkahalar eşliğinde temizlik yaptık. İşimiz bittiğinde çok yorulmuştuk ama çok memnunduk. Zira hem Yasemin’in vücudunun tahmin ettiğimizden de iyi olduğunu anlamış ve göz banyosu yapmıştık, hem de yakınlık kurmayı başarmıştık. Recep abi onu almaya geldiğinde biz de onlarla beraberce eve gitmiştik. Yolda hep bizi anlatmıştı. Recep abi de;
-Eh artık sen de çocukların ihtiyaçlarında yardımcı olursun. Hem onlarda artık sana sen de onlara teklif gider gelirsiniz demişti.
Evimiz taşımıştık, kısa süre sonra da herkes tatil için memleketine gitmişti. Gitmeden bir anahtar fazladan yaptırıp Yasemin ablaya bırakmıştık. Eve göz kulak olacaktı. Giderken Cem’e sizi çok özleyeceğim çabuk gelin demiş.
Bir buçuk aylık yaz tatilinden döndükten sonra yine Yasemin ablaya uğramıştık. Ona ailelerimizden getirdiğimiz bazı hediyeleri verecektik. Evde ufak çocuğu Murat’la birlikteydi. Hepimizle öpüştü. Ama yanıyordu besbelliydi. Bu gözlerimizin parlamasına sebep olmuştu. Murat’ta 3. sınıfa geçmişti. Yasemin abla biz bu yıl internette aldık. Bilgisayar da var zaten Murat’ın bir şeye ihtiyacı olursa getirirsin dedik. O da;
-Muhakkak getiririm dedi. Ben;
-Sadece onun için gelme arada bize bazı işleri de öğretmeye gel dedik
-Tamam dedi.
Bu arada Recep abinin başka bir semtte orta halli bir market devraldığını, bundan sonra onun orada olacağını, diğer dükkana da başka bir çocuğun bakacağını söyledi.
-Artık Recep gece 12’lere kadar çalışacak. Ee borcu kapatacak ne yapsın dedi.
Recep abiyi daha az görüyorduk Yasemin ise artık bize daha rahat geliyordu. Arada temizlik bahanesiyle ama daha çok ta Murat için. Cem bu kadını konuşturmamız lazım bizi bekliyor deyince ne yapmamız konusunda kafa yormaya başladık. Ertan “ben bir çözüm buldum” deyip mutfağa geçti. İrmik helvası yapacaktık daha doğrusu çokta beceremediğimiz için yapamayacaktık. Ortaya çok ta fena olmayan bir şey çıkmıştı. Bunu Ertan Yasemin’e götürdü. Bir kaç gün sonra Yasemin elde tabak içinde kendi yaptığı helvayla geldi.
-Abla hayrolsun dediğimde
-Beceriksizler, tamam nasıl yapılır göstereyim bari deyip gülerek içeri girdi. yalnız gelmişti. Murat’ı sorduğumuzda evde ablasıyla beraber bıraktığını söyledi. Biz ara ara ona yardımcı oluyor bahanesiyle sürtünerek geçiyorduk. Çok fark ettirmiyorduk ama o da salak değildi elbet anlıyor ama sesini çıkaramıyordu.
Helvayı yiyip muhabbete başladık. Artık daha sık ve yalnız gelmeye başlıyordu. Çocuklar muhabbet etmeye geldim diyor içeri giriyordu. Gırgır şamata boyuna giriyor minik hanım kafese doğru ilerliyordu.
Yine böyle bir akşam laf döndü dolaştı kızlara geldi. Cem;
-Valla ben çok kız tanıdım ama eğer evlenirsem örneğim belli dedi. Biz hep bir ağızdan kim? deyince Yasemin’e doğru bakarak;
-Yasemin abla tabi ki dedi. Tabi biz hemen olmaz biz de Yasemin abla gibi olsun falan demeye başladık. Yasemin
-Aman canım ben de ne var da paylaşamıyorsunuz? deyince Ertan;
-Abla sen akıllısın,çok iyi bir insansın ve de çok güzelsin. Senin gibi güzel kadın var mı bu yaşta olupta. 25’lik kız gibi gösteriyorsun. Ben Recep abinin yerinde olsam ama yaşımda bu yaş olsa evden hiç çıkmam ki dedi. Yüzü kızaran Yasemin
-Ne yaparsın ya?
-Ne mi yaparım, anla işte dedi.
-E tabi Recep abiniz biraz yaşlandı
-Sen de ki bu güzellik ölüyü diriltir Yasemin abla deyince
-Aman çocuklar ahım gitmiş vahım kalmış yapmayın Allah aşkına dedi. Cem de
-Sen kendine biraz daha bak erkekler peşini bırakır mı gör o zaman? dedi. Yasemin;
-Olsa olsa abazan dedeler bakar dedi. Cem de;
-valla ben kesin bakarım dedeleri bilmem
-Ya yapmayın çocuklar etrafınız bir sürü çıtır kaynıyor, kafa bulacak kimse kalmadı mı? dedi. ben hemen
-Valla Yasemin abla, yalanımız yok. 25’in de gösteriyorsun dedim.
-E böyle mi deyip kendini gösterdi. Ertan hemen atılıp;
-Biraz makyaj, biraz daha şık giyim kendine bak , o zaman bir daha et bu lafı dedi.
-Ya Recep beni kıskanır diyorum. Ertan;
-Ben hayattayken görmek isterim. Bunun üzerine Cem’de ben de “ben de görmek isterim” demeye başladık.
-Tamam size gelirken makyaj yaparım, daha doğrusu makyaj çantamla gelirim de başka olmaz. Ben;
-Ya biz sana elbise almak istiyoruz dedim.
-Çocuklar paranız zar zor yetiyordur boşverin dedi. Cem;
-Abla hepimize bu yıl iyi burslar çıktı sen onu kafana takma he de yeter dedi. Artık ısrarlarımıza dayanamayan Yasemin
-Tamam çocuklar, beni de kendinize benzeterek çılgın ve genç yapacaksınız dedi.
Bir kaç gün sonra ben ve Cem Yasemin’le Osmanbey’de buluşarak dükkanları gezmeye başladık. Bir kaç tane normal elbise aldıktan sonra bir dükkanda onu abiye almaya ikna ettik. O ik**e bir
-Ya çocuklar boşverin dese de biz ikna etmiştik.
İki tane abiye beğendik denemesini istedik. Biri beyaz eteği kısa arkadan yırtmaçlı üstten de sadece göğüslerini kapatan çok güzel bir elbiseydi. Elbise cuk oturmuştu. Diğeri ise kırmızı ipli arkası tamamen açık, tam kalça hizasında ki üçgen bölgede parlak üçgen beyaz bir parçayla kapatan, önden de sol bacağı kasığa kadar açık saten bir elbiseydi.
-Ya ben bunu nasıl giyeceğim falan filan derken onunda vücuduna tam oturduğunu gördük. Mankene yakın bir vücudu vardı, tek fark kısaydı. Eve gelirken, abiyeleri bize uzatarak;
-Ben bunları sizde denerim, bir arada ayakkabı bakarım deyip ayrıldı.
Bir kaç gün sonra Murat’la geldi ama bize iş yapacağım bahanesiyle mutfağa geçti. Ertan Murat’la ilgilenirken orada Cem’le ben bunu kafaya almaya başladık. Zaten harika olan vücuduna iltifatlar yağdırıyorduk. Mest olmuş, seksi bir hal almış bizi dinliyordu. Biraz sonra makyaj yapıp yeni aldığımız normal ama şık elbiselerinden biri üstündeyken yanımıza geldi.
-Nasıl olmuşum? diye sordu. Cem:
-Bir melek kadar güzelsin Yasemin abla dedi Ben;
-Başörtüyü çıkarsana dediğimde daha sonra abiyelerle birlikte olur dedi.
Cem ona Recep abiyle nasıl tanışıp evlendiklerini sordu. Bayağı anlattıktan sonra ben;
-Recep abi senin için biraz da mecbur kaldı demişti neden öyle dedi? diye sordum.
-Bu bir sır kimseye anlatmayacaksanız anlatırım dedi.
-Tamam dedik.
Recep abinin akrabalarından biri de kızkardeşi ve Yasemin’le aynı sınıftaymışlar. Bu çocuk Yasemin’e kafayı takmış. Hatun da çok güzel ve seksi olunca bunu bir şekilde kafalamış ve kızlığını almış. Uzun süre de sevişmişler bu elemanla. Sonra çocuk bunu terkedince Yasemin ortada kalıvermiş. Bu bunu bir müddet sakladıktan sonra Recep abinin kız kardeşine anlatmış. Yasemin’in ailesi de Karadenizli olunca işin kanla noktalanma ihtimali ortaya çıkmış. Recep abi de dul olunca hem kızı, hem akrabasının hayatını kurtarmak için -ve tabi ki Yasemin’i kaçırmamak için- onunla evlenmeyi kabul etmiş.
O gece seks mevzuda açıldı. Recep’in artık bunu doyuramadığını, zaten marketi aldığından beridir doğru dürüst yüzünü göremediğinden bahsetti. Cem de;
-Flört aramadın mı? deyince
-Yo yapmam, dayanırım dedi.
-Ama bu haksızlık senin gibi bir kadına hak değil ki dedi
-Ya belki tamam da öyle her herifin kucağına atlanılır mı? … Anlamıştık az kalmış yolumuza giriyordu.
Bir hafta kadar sonra Recep abiyi görmek için yeni markete gittim. Onu göremediğimizden özlediğimizden falan bahsediyordum. Bana işlerinin çok yoğun olduğunu ve cumartesi günü bir firmanın davetlisi olarak Antalya’ya gideceğini söyledi ve ekledi;
-Artık Yasemin ablanızı yalnız bırakmazsınız. Canı sıkılıyor biliyorum ama artık siz bana yardımcı olun dediğinde ben de
-Aa ne demek Recep abi gözün arkada kalmasın dedim.
Eve gidip Cem’e mevzuyu anlattıktan sonra Cem;
-Tamam bu iş bu hatun bu cumartesi bizim seks kölemiz olacak sabaha kadar bizim görürsünüz bak dedi.
Ertesi gün Cem Yasemin’e telefon etti.
-Yasemin abla nasılsın?
-iyiyim Cemciğim, siz nasılsınız?
-Sağol Yasemin abla, ya baksana biz hafta sonu evde bir yemek ve balo vermek istiyoruz
-E tamam yardıma mı ihtiyaç var?
-Yok be Yasemin abla balo dediysem sen ve bizim evdekiler
-E o nasıl baloymuş öyle?
-Ya işte güzel giyineceğiz balodaymışız gibi, sonra dans, muhabbet, eğlence falan…
-Ya bilmem ki Cem, hangi gün olacak bu?
-Cumartesi akşamı
-Ya aslında o gece Recep abinde evde olmayacak, çocukların durumuna göre değişir
-Gamze hafta sonları dershane için teyzesinde kalmıyor mu?
-Ya işte evet te Murat ne olacak?
-E o da gitsin o gece
-Hımm belki olabilir, telefonlaşırız gene
-Tamam ama cumaya kadar belli olursa iyi olur
-Tamam Cemciğim öpüyorum selam söyle. Yanımda duran Cem bana bakarak “selamı var” dedikten sonra şansımız fifti fifti dedi.
Cuma günü akşamüstü Yasemin arayarak cumartesi gecesi çocukların teyzelerine gideceklerini ve müsait olduğunu söyledi. Bunun üzerine Cem;
-Yasemin abla bak biz filinta gibi giyineceğiz baloya uygun olarak. Sen de özel misafirimiz olarak hazırlanmalısın
-Nasıl yani?
-E balo diyorum ne giyeceksin?
-Ha seni hınzır. Tamam da başörtüsü falan…
-E makyaj yap, saçlarını yaptır
-Yok daha neler!
-Ciddi diyorum Yasemin abla öteki türlüsü acayip kaçar
-Yarın akşam için ha?
-Evet
-Hımm, bir düşüneyim, neyse yarın akşam görüşürüz
-Kuaför konusunda ciddiyim
-Tamam bakarız bir şeyler ama söz vermiyorum deyip kapattı.
Cumartesi günü, bütün gün evde hazırlık yaptık. Evi temizledik, yemek hazırladık ve tabii ki banyo yapıp güzelce giyindik. Saat 8 gibi her şey hazır bir tek Yasemin eksikti. Heyecanlıydık ve onu bekliyorduk, onu ve bütün gece belki de bundan sonra olacakları… Hava hafif serin ve ara ara yağmur serpiştiriyordu. Biraz sonra zil çaldı. Yasemin üstünde normal kıyafetler, kafasında özensiz ve uçtan bağlanmış bir başörtüsü, bir çanta ve parfüm kokuları ile geldi.
-Bana bir oda gösterin bakalım, üstümü değiştireceğim, sonra selamlaşırız dedi.
İçeri girdi ;
-Cem, canım bana elbise getirir misin? dedi.
Cem kendi gardırobunda tuttuğu beyaz mini elbiseyi aldı ve kapıdan uzattı.
-Cem bunu mu giymemi istiyorsun?
-Bence bu
-İyi siz zevkli çocuklarsınız, zevkinize uygun hareket edeceğim dedi.
Ben Cem’e yaklaşarak neden beyaz elbise diye sessizce sorunca
-Oğlum o bizim gelinimiz bu gece. Beyaz, gelinlik rengi. Bu da onun gayr-ı resmi gelinliği olacak dedi. Hafifçe gülüştük.
Birazdan Yasemin hiç görmediğimiz kadar güzel bir şekilde hafif kıvırtarak içeri girdi. Yüzünde masum bir gülücük hafif bir telaş vardı. Beyaz elbisesinin içinde bir melek gibiydi. Abartısız ama muhteşem bir makyaj yaptırmıştı. Saçları kızınınkilerden çok daha güzel olmuştu. Ayağına parmak arası ipli, önü ipli topuklu beyaz bir ayakkabı giymişti. Harikulade göğüslerini bu dar elbise üstten kapatmaya muvaffak olamamış, göğüs araları şişkin elbisenin içinde harika duruyordu.
Ben reverans yaptım önünde, hoşuna gitti, çapkın bir gülüşle karşılık verdi. Karşımızda genç bir kız, mezuniyet balosunda etrafındakilerin ağzını sulandırırcasına duruyordu. Elimi tuttu. Ona masaya kadar böyle eşlik ettim. Sandalyesine oturttum, ardından hepimiz oturduk yemek yemeye başladık. Ben;
-Muhteşem olmuşsun Yasemin abla
-Yapmayın çocuklar…
Yemek faslından sonra bir müddet muhabbet ve ardından danslar. Önce Ertan, sonra ben ve en son Cem. Ama kibarca, ürkütmeden. Oturduk sonra biraz dinlenmek için.
-Ya çocuklar siz var ya muhteşemsiniz.
-Sen herşeyden muhteşemsin Yasemin abla
-Ya yapmayın çocuklar. Hem sonra etrafınızda bir sürü genç kız varken, benim gibi evli birisi niye? soru aslında onun da istediğini anlatıyordu. Cem;
-Sen o genç kızlardan daha güzel, daha genç ve daha seksisin. Hem de evlilik deneyimi geçirmişsin. Yasemin abla sen muhteşemsin…
-Madem öyle böyle zamanlarda ben de sizin yaşıtınızım artık. Bana abla demeyin, dışarısı hariç tabii
Saat 11’e geliyordu. Yasemin ben bir tuvalete gideceğim diyerek odadan çıktı. Cem;
-Şimdi onunla dans edeceğim. Yavaş yavaş olaya girelim dedi.
Cem bu arada bilgisayarda müzik ayarlamaya çalışırken Yasemin geldi.
-Sizinle bir dans daha, olmaz mı? dedi Cem
Yasemin hafifçe gülümseyerek ve elini sallayarak tamam dedi. Müzik çok uzun ve iç gıcıklayıcıydı. Cem yavaş yavaş ona sokuluyordu. Uçmuş gibiydiler. Ellerini önce sırtında gezdirdi, sonra yavaş yavaş kalçalarına indi. Onları hafifçe avuçluyordu. Kulağına eğilmişti. Sonradan öğrendiğimize göre Cem;
-Bu akşam senin güzelliğin ve seksiliğin bizim başımızı döndürdü
-Siz de yakışıklılığınız ve kibarlığınızla aynı şeyi yaptınız bana
-Seni deli gibi arzuluyoruz.
-Olmaz, kocam var çocuklarım var
-Kimse seni düşünmüyor. Kocan sadece senin kurtarıcındı sen söylemiştin bunu. Biz seni zevklerin alemine almak istiyoruz.
-Yapma Cem
-Arzuluyoruz işte ne yapalım. Senin de çekiciliğin var.
-Hepiniz birden mi istiyorsunuz beni?
-Evet
-Siz eğlence objesi yapacaksınız beni.
-Seni ilk gördüğümüz anda hepimizin yüreği dağlandı Yasemin. Hepimiz seni arzuluyoruz
-Başka kızlarda var onları neden istemiyorsunuz
-Hiç biri senin gibi arzu dolu olamaz. Hiçbirimiz onlara karşı sana duyduğumuz arzuyu hissedemeyiz.
-Ben kocamı aldatmadım hiç
-Biz seni seviyoruz, istiyoruz sense coşkusunu kaybetmiş birini mazeret olarak öne sürüyorsun. Seni yaşadığın cehennem gibi bir hayattan çekip almaya geldik biz. Burada olan burada kalacaktır.
-Peki hepiniz mi istiyorsunuz beni?
-Evet, hepimiz tüm zerrelerimize kadar
-Oh yapmayın çocuklar. Ben siz gençlerin hepinize nasıl yeterim
-Sen de o kadar aşk ateşi var ki buradaki herkesi yakıp kül etmeye yeter
Bu arada Cem bir elini Yasemin bacaklarında hafifçe, adeta bir kuşu incitmekten korkarcasına okşuyordu. Birazdan elini etekten içeri sokmaya başladı. Biz ise Ertan’la kenarda olacakları heyecanla izliyorduk. Yasemin o zaman
-Ah çocuklar deyip şuh bir bakışla bizleri de süzdü. Cem
-Evet nedir cevabın?
-Ah ne diyebilirim ki evet, evet İşte o anda Cem arzuyla Yasemin’in dudakların yapışıverdi. İki eliyle birden kalçalarını daha çok sıkmaya başladı. Arkadan eteği beline sıyrılmıştı. İçinde beyaz bir g-string giymişti. Kalçaları parlıyordu. Cem ayakta kah dudaklarını öpüyor, kah enselerini hafifçe dişliyordu. Bu esnada bazen elleri elbisenin üstünden göğüslerini okşuyor, bazen de kalçalarında dolanıyordu. Artık Yasemin uçmaya başlamıştı. Cem kulak memesini öperken bir yandan da eteğin altından ve g-stringin üstünden amını avuçluyordu. Yasemin kendinden geçmeye başlamış, solukları duyuluyordu. Sonra Cem hep merak ettiğimiz göğüslerinin birini elbiseyi çekiştirerek ortaya çıkardı. Harikaydı, ne bir sarkma vardı ne bir deforme olma hali.
Cem öpücüklerini buraya yönlendirmişti. Göğüs ucuna kadar kah yalıyor, kah öpüyordu. Göğüs ucuna geldiğinde onu ağzına aldı ve emmeye başladı. Bu arada eli g-stringin altına girmiş, amını kurcalamaya çalışıyordu. Yasemin ise zevkle solumaya devam ediyordu. Birazdan öteki göğsünü de ortaya çıkardı. Artık hareketleri hızlanmış, deli gibi öpüyor, yalıyor ve amını okşuyordu. Bu arada Yasemin’de pantolonun üstünden Cem’in sikini okşuyordu.
Biraz sonra pantolonun kemerini tek eliyle çözerek donla birlikte sıyırdı. Kocaman sike bakarak “Of ya bu ne böyle” demişti. Onun eliyle sıvazlamaya başladı. Cem
-Kocanın ki böyle değil mi? dedi
-Bu baston gibi yahu demişti. Cem’in yarağı kocaman olmuş, damarları çıkmıştı. Cem Yasemin’i soyarken biz de soyunmaya başladık. Biraz sonra herkes çırılçıplaktı. Cem’le Yasemin hala ayakta sevişiyorlar Cem ara sıra Yasemin’in amına parmaklarını sokarken onu deli gibi okşamaya devam ediyordu. Yasemin Cem’e yaslanmış ve ikinci orgazmını sarsılarak ve ohlayarak yaşıyordu. Artık birbirlerini öpmeyi bırakmışlar, Yasemin başını Cem’in omzuna yaslamış Cem ise göğüslerini adeta yerken onu okşamaya devam ediyordu. Yasemin ıslanmışken Cem;
-Artık geçelim mi? diye sordu. Yasemin bizim yaraklarımıza bakarak Cem’in yanına karşıdaki çekyata doğru ilerlerken
-Of ya bunlar ne biçim yaraklar, sulak arazi mahsulü diyor kıkırdıyordu.
Cem otururken Yasemin’e;
-Sen ıslandın ama ben kupkuruyum azıcık ağzına alsan dedi. Yasemin hayatımda kocama hiç yapmamıştım, bu sevgililerimin hakkıymış diyerek yarağını yalamaya başladı. Başlarda biraz acemi gibi idiyse de sonradan açılmaya başladı. Cem;
-Sen başka kimin yarağını yaladın
-Eski sevgilimin. O öğretti bana
-Artık eski sevgilin yok, bizler varız. Ve sen harika yalıyorsun dedi. Ah Yasemin ağzın, dilin, amın ateş gibi, eriteceksin kocaman yarağımı.
-Ah hepiniz de beni eriteceksiniz dedi.
Biraz sonra çekyata uzandı Yasemin. Cem için biz çekyatı açmıştık. Cem Yasemin’in üstüne çıkarak Bacaklarını açmış bekleyen minik kuşumuza, evli annemize koca yarağını sokmaya hazırlanıyordu. Yarağını amına sürtmeye başlamış, bu arada Yasemin’i deli gibi yalıyordu da. Yasemin yeniden inlemeye başlamıştı. Biraz sonra
-Aşkım yavaş yavaş sok artık. dedi. Ama Cem onu belli ki inletmek istiyordu. Onu dinlemiyor, sürtmeye devam ediyordu. Yasemin’in sesi giderek daha fazla şiddetleniyor “hadi artık aşkım, sok” diyordu. Ama Cem onu yine dinlememişti. Artık iyice sinirlenen Yasemin;
-Ulan orospu çocuğu sok artık diyorum sana dedi. Biz şaşırmıştık ama Cem bunu bekliyormuş aslında. Eski, kocasından önce cevizler kıran Yasemin’i arıyormuş. Cem yavaşça yarağını yerleştirdi, kafası girince Yasemin kendini arkaya hafif atarak “ah” diye inledi. Cem biraz bu şekilde içinde sağa sola hareketler çizdikten sonra biraz ittiriverdi. Yasemin
-Ah yavaş dedi. Ama Cem’in dinlemeye hiç niyeti yoktu. Biraz daha, biraz daha derken bir anda kökledi. Yasemin hafif bir çığlık attı ardından
-Yapma, yavaş, çık içimden demeye başladı. Cem
-Alışırsın aşkım deyince
-Ulan pezevenk ağrıyor diyorum dedi. Ama Cem hiç oralı olmadı. Yavaş yavaş ritim tutuyordu. Yasemin “ah anam, acıyor, çıkar, çıkar dedim sana” derken ağlamaya başladı.
-Sus be orospu, sanki hiç yarak yemedin dedi Cem
-Yedim ama böyle azmanını ilk defa yiyorum dedi. Yasemin küfürler altında ağlayarak inlemeye başlamıştı. Birazdan gözyaşları kesildi inlemeye Cem’e daha hızlı olması için teşvik edici sözler söylemeye başladı.
Biz ise diğer çekyatta oturmuş olanları dehşet içinde izliyor bir taraftan da yaraklarımızı tutmuş arada bir sıvazlıyorduk. Artık Yasemin inlemelerini ve soluk alıp verişlerini hızlandırmıştı. İnleyerek bize “Gelin buraya” dedi. Biz yanına gelince “baş ucuma geçin” dedi. Biz tokmaklarımızı inleyen dudaklarına doğru uzatmıştık. Görüntü dehşet vericiydi. Cem Yasemin’in amına ritmik olarak giriyor, terlemiş hatta kan ter içinde kalmış, Yasemin az önceki ağlayışından ötürü gözlerindeki makyajı ve ruju hafif dağılmış vaziyetteydi. Biz de kocaman siklerimizi Yasemin’in kafasına doğru uzatmıştık O “ahlar ohlar” arasında dilini bizim siklerimizin başlarına götürüyordu. Bazen benim bazen Ertan’ın sikini yalıyordu. Bizim yaraklarımıza uzanırken zorlandığı için çekyatın kenarına doğru kendini çekti. Artık sırt kemikleri çekyatın başına gelmiş, hafif oturur pozisyona gelmiş kafası da daha yükselmişti. Artık iki eline de birimizin siki gelmiş bir benimkini bir Ertan’ınkini yalayıp duruyordu. Cem artık iyice yorulmuş Yasemin’in beline iki eliyle sarılmış yavaş bir tempoda vurmaya devam ediyordu. Bu arada Yasemin’in harika göğüsleri her darbeden sonra sağa sola sallanıyor bu da bizi daha da azdırıyordu. Yasemin bir kere daha sona yaklaşınca Cem’de biraz hareketlenmişti.
-Daha hızlı sik ulan orospunun evladı, haydi haydi diye bağırmaya başladı. Artık siklerimizi sıvazlamayı bırakmış ağzı Ertan’ın sikini vantuz gibi çekerken siklerimizi elinde sıkıca tutuyordu. Bu söz Cem’in bir makine pistonu gibi hızlanmasına neden olmuştu. Artık herkes inliyordu önce Yasemin “hadi, hadi orospu çocuğu” diye sarsılarak boşaldı, ardından Cem “ah be Yasemin, ah be orospum” deyip sarsılmaya başladı, Ertan’da bu sahneye daha fazla dayanamayarak Yasemin’in ağzına doğru fışkırtmaya başladı. Ben ise sonda kalmıştım. Ben de gözlerini yummuş ama eli hala yarağımı sıkı sıkı kavramış olan Yaseminin elinden tutarak ileri geri hareket ettirmeye başladım. Ben de “ah amına koyayım” diye inleyerek yüzüne doğru fışkırtmaya başladım.
Herkes boşalmıştı, rahatlamıştık. Yasemin yüzündeki ve amındaki döllerimizi yıkamak için banyoya giderken biz de peçetelerle vücudumuza yapışmış olan dölleri temizliyorduk. Benim ise beynim uyuşmuş, beynim zonkluyordu. Zevkten mahvolmuş vaziyetteydim. Diğerlerinin de benden pek farkı yoktu. Kendimizi çekyatlara atmıştık. Cem’in üstünde terleri ise henüz kurumamıştı. Birazdan üstünü yıkamış olan Yasemin yanımıza geldi. Benim yanıma gelerek;
-Amıma koymayı çok mu istiyorsun şebek? diye sordu.
-Ah Yasemin, bir bilsen her an, her saniye her dakika istiyorum.
-Bundan sonra olacak deyip inmiş durumdaki yarağıma öpücük kondurdu.
-Süperdiniz çocuklar. Bitirdiniz beni. Ertan lafa girerek;
-Olur mu Yasemin biz ne olacağız? diye sorunca Yasemin gülerek;
-Merak etme Ertancığım hepinizin altına yatacağım, üstüne çıkacağım dedi.
Biraz dinlendikten sonra Yasemin
-Evet şimdi sıra kimde deyince Ertan ben dedi. Yasemin “iyi o zaman” deyince Ertan Yasemin’i kucaklayarak odasına götürdü. Giderken;
-Yasemin seni kanırta kanırta sikeceğim diyor Yasemin’de kıkır kıkır gülüyordu. Biz Cem’le televizyonu açmış izlerken Ertan’ın odasından Yasemin’in inlemeleri ve arada -özellikle de ilk başta- attığı çığlıklar duyuluyordu. Bu arada saat ise 1,5 olmuştu. Bir ara gözlerimi açtığımda Yasemin’in sikimle oynadığını anlamıştım. Bu aralık uyumuşuz ki saat 3,5 olmuştu. Sus işareti yaparak benim odama geçtik.
-Sen beni sikmeyi isteyen ve tasarlayan ilk kişiymişsin doğru mu? diye sordu. Sırıtarak “evet” dedim.
– O zaman sabaha kadar senin kucağında olacağım ve inleye inleye uyuyacağım dedi. Hayatımdaki ilk sevişme Yasemin gibi muazzam bir hatunun üstüme çıkıp sikime binmesiyle olmuştu. Aldığım zevki tarif edemem.
Yasemin’le ben birbirimize sarılarak uyuyakalmışız. Sabah “hadi kalkın bakalım uykucular” diyen Cem uyandırmıştı. Kahvaltı hazırlamışlardı. Saat 11’e geliyordu. Herkes masaya çırılçıplak oturdu. Kahvaltı sırasında arada Yasemin’i öpüyorduk. Yasemin giyinerek
– çocuklar birazdan Recep gelecekmiş, aslında hiç ayrılmak istemiyorum ama neyse şimdilik eve gideyim ilk fırsatta gene geleceğim diyerek ayrıldı.
Rüyada gibiydik. Yaklaşık bir yıl önce bize hayal gibi gelen şey, Yasemin artık bizim kadınımızdı. Zevkten dört köşe olmuştuk. O gün hiç birimiz dışarıya çıkmadık. Artık sadece onun geleceği diğer günü düşünüyorduk. Cem;
-Çocuklar bu sefer de götünün mührünü kıracağım. Siz de bu sefer amını sikersiniz. Sonra yavaş yavaş grup işlerine başlarız gelinimizle dedi. Biz tamam demiştik. Bir kere Cem hakikaten deneyimliydi. Bu önemliydi zira gelinciğimizi ürkütmememiz gerekiyordu. İkincisi Yasemin alıştıkça biz Ertanla ikimiz deneyimsizliğimizi üstümüzden atıyorduk.
Bir kaç gün sonra Cem Yasemin’e attığı mesajı gösterdi. “Yaseminciğim, seni çok özledik. Pastanı yedik şimdi kurabiyeni de yemek istiyoruz. Bizi fazla bekletme” yazıyordu. Yasemin’de “ilk fırsatta” diye karşılık vermişti. Nihayet o akşam Yasemin Murat’la birlikte bize geldi. Yine gözlerimiz parlamıştı. Yasemin Murat’a
-Bak Ertan abinle geçin onun odasına neyse beraber araştırın. O demeden de dışarı çıkma anneciğim tamam mı?
-Tamam
-Ben abilerin odasında yapamadığı bir iş var onu halledeceğim tamam mı? dedi. Ertan’ın odasına en uzakta olan Cem’in odasına geçtik. Cem hemen Yasemin’in dudaklarına yapışmıştı bile. Yasemin
-Ben ilk önce Mehmet’e vereceğim bu gece. Cem;
-Kocanla seviştiniz mi?
-Evet dün gece?
-Anladı mı?
-Iıh, anlamadı. Ama ben onun küçüklüğünü bir kere daha hissettim. Zevk alırmış gibi yaptım.
-Yasemin ben senin arka kapının mührünü kırmak istiyorum dedi Cem. Yasemin şaşırmış bir şekilde,
-Olmaz be, acır, hem günah sonra dedi.
-Neyse siz başlayın da. hem sonra geçen sefer de çok korktun bir şey oldu mu dedi. Yasemin biraz düşündükten sonra
-Neyse bkarız. Of bu arzularım beni mahvedecek dedi.
Yasemin’le ayakta deliler gibi öpüşmeye başlamıştık. Dudaklarını vantuz gibi kendime çekiyordum. Üstündekileri çıkartmıştım ama başörtüsünün durmasını istiyordum. Onu bu şekilde sikmek istiyordum. Yalnız bu kadın gerçek bir wamptı. Yine seksiliği üzerini kaplamıştı. Çırılçıplak kalınca
-Hadi ver de sikini yalayayım. Çok hoşuma gitti bu diyerek deliler gibi yalamaya başlamıştı. Dimdik olan sikim onun bu isterik hareketleri sonrasında son haddine kadar gerilmişti. Onun sertliğini ve kemik gibi oluşunu hissedebiliyordum. Tam o sırada ben yattım o da bana ters bir şekilde 69 olduk. Amını kimse yalamamıştı Yasemin’in. Ben onu deli gibi yalayınca o ahlar oflar arasında inleyemey başlamıştı. Sikime daha çok yapışmış, düzensiz bir şekilde ama hırsla yalıyordu. Ben de hep özlediğim amını adeta çölde suya hasret bir bedevi gibi şapırdatarak yalıyordum. Çabucak ıslanmıştı. Biraz sonra bana dönerek;
-Atım olmak ister misin?
-Nasıl yani?
-Sen benim atım olacaksın ben de senin jokeyin…
-Hem de nasıl. Haydi jokeyim. Dimdik olan sikimin üstüne amını getirdikten sonra ağır hareketlerle başını sokmaya başladı. Ben acele ediyordum ama o buna müsaade etmiyordu. Sonra yavaş yavaş içine almaya ve çıkarmaya başladı. Biraz sonra tamamını almıştı içine. Daha önce de bu şekilde benle sikiştiği için ona alışıktım ama bu sefer amına ilk giren benm olduğum için daha fazla zevk almaya başlamıştım. Biraz sonra ben yarı uzanıkken o bana sırtını döndü. Ayaklarını dizlerime koyarak oturup kalkmaya başladı. O kadar zevkle ve sert bir şekilde oturuyordu ki nefeslerimiz deli sıklaşmıştı. Ben;
-Hadi sik beni Yasemin’im, hadi sik beni çiçeğim diyordum. Biraz sonra onu durdurdum ve ani bir hareketle altıma aldım. Belinin altına yanda duran kırlenti koydum. Yarağımdan dolayı amı bir çiçek gibi açılmış ve hafif kızarmıştı. Tabak gibi önümdeki amına yarağımı kökleyerek sertçe vurmaya başladım. Delirmiş gibiydim. O bana;
-Hadi jokeyim benim amımı sula derken ben artık iyice kendimden geçtim ve hırlayarak amına boşaldım. Sanki bir bidon meni boşaltmıştım Yasemin’in amına. O da yüzünde mutlu bir ifadeyle bakıyordu bana. Sonra toparlanarak beraberce banyoya gittik. Orada temizlendikten sonra tekrar odaya döndük.
Bu arada Cem Ertan’la Murat’ın yanından gelmişti. Biz ise dinlenmiştik. Cem bize;
-E nasıldı? diye sordu. Biz gülüşmeye başlamıştık. Yasemin;
-Sen bu göt konusunda ciddi misin? dedi Cem’e
-Evet, hem de çok.
-Sana güveniyorum.
-Ben de sana. Sen bunları alamayacak kadın mısın? Hem sakın korkma stilimi biliyorsun. Baştan biraz acıyacak ama sonra zevkin kralını yaşayacaksın.
-E hadi bakalım, başlayalım o zaman. Ha bu arad Murat ne yapıyor.
-Hiç bilgisayarda araştırma yaptı. Daha yapacakmış. Daha sonra da oyun oynayacakmış. Annemin işi daha çok mu diye sordu biz de çok deyince, iyi o zaman çok oyun oynarım ben bu akşam dedi.
-Ah benim oğlum, anneni çatır çatır sikiyorlar. Annen de razı buna demişti. Hemen ardından Cem’in pantolonuna elini atarak sikini üstten sıvazlamaya başladı. Cem ayaktaydı, Yasemin ise yerde oturuyordu. Cem hemen pantolonunu çıkardı, donunu sıyırdı. Siki büyümeye başlamıştı. Yasemin gözü dönmüş gibi siki yalamaya başlamıştı. biraz sonra Cem çekyatta duran kırlenti alarak yere koydu, Yasemin’i göbeği üstüne gelecek şekilde yüzüstü yatırdı. Şimdi amı ve kara incisi tabak gibi meydandaydı. Yavaşça amına sokmaya başladı ve bir müddet sonra bana dönerek;
-Banyodan krem getirsene dedi. Ben kremi getirdiğimde Cem işaret parmağını götüne sokmuş ileri geri yapıyordu.
-Tamam çiçeğim, kasma kendini diyordu. Bense kremi elimde tutuyordum. Cem kremden işaret ve orta parmağına alarak Yasemin’in götüne tekrar sokmaya başladı. Böyle bir kaç kez götü kremledikten sonra üç parmak, dört parmak diye alıştırmaya başladı. Biraz sonra Yasemin tekrardan o meşhur inlemesine başlamış, derin zevk solukları alıyordu. Amı da sulanmıştı. Zevk aldığı belliydi. Cem’e
-Hadi aşkım deyince Cem bu sefer onu dinledi ve koca yarağının tepesini götüne soktu. İşte bu anda Yasemin öne doğru irkilerek attı kendini. “Ah” çıkar diyordu. Cem ise “Kasma kendini, birazdan alışacaksın” diyordu. Sonra Cem ileri geri yapmaya başladı. Yasemin acıyla karışık inlemelerine devam ediyordu. Cem Yasemin’in omuzlarından bastırmaya başladı ki bu birazdan olacakların işaretiydi. Hemen sonra Cem köklemeye başladı. Yasemin bağırıyor, çıkarması için yalvarıyor hatta küfrediyordu.
-Çıkar ulan orospu çocuğu, yırtıldı, çıkar dedim sana amcık ağızlı. Cem ise keyifle ve bırakmadan
-Bırakır mıyım orospu, bu götü bulmuşum, götünün kızlığını almışım döllerimi en derinlere kadar salmadan bırakır mıyım?
Bu arada ben salona çıkmıştım. Ses seda yoktu. Yalnızca Yasemin’in çığlıkları duyuluyordu. Birazdan içeri girdiğimde artık Yasemin’in sesinin kesildiğini, yüzünün o ağlamaklı halinin silindiğini ve zevk almaya başladığını anladım
-Ah büyük sikicim, götümün sahibi, sik!
-Sikeceğim seni, doya doya, kuruyana kadar ahh
Böyle diye diye sikişiyorlardı. Cem iyice hızlanmıştı. Birazdan geliyorum götüne Yasemin deyince ahlar içinde Yasemin’de boşalmaya başladı. İnliyorlardı, ağızlarından bu büyük zevkin tadını çıkartan “oh”lar çıkıyordu. Cem’de esas amacına ulaşmış olmanın verdiği mutluluk vardı. Yasemin ise en başta çok korktuğu konuda zevk alarak bitirmenin hazzı yaşanıyordu. Biraz dinlendikten sonra biz ikimiz Murat’ın yanına gittik, Ertan’da nöbete, Yasemin’i sikme nöbetine çıktı.
Saat 11,5 gibi Yasemin ve Ertan yanımıza geldiğinde bitkin ama mutluluktan kaymış gözleriyle yanımıza geldi. Murat;
-Anneciğim işin bitti mi? Çok yorulmuş gibisin deyince
-Evet bu gecelik işim bitti, yoruldum ama o kadar değil deyip oğlunun saçlarını okşadı, bize de göz kırptı.