Kocam ve yeni sikicim

Sosya medyada paylaş:

30 yaşında, orta boylu, hafif balık eti, uzun sarı saçları olan bir kadınım. Kocamla aynı yaştayız ve çok iyi anlaşırız. Hiç kıskançlık huyu yoktur. Giyimime, gezmelerime, hiçbir şeyime karışmaz. Karışmadığı gibi giyimim nedeniyle erkeklerin bana yiyecek gibi bakmalarına da aldırmaz, aksine hoşuna gider. Tek istediği şey, onun seks yönünden bir hayli fazla olan isteklerini tatmin etmem, fantazilerine ayak uydurmam… Eh, ben de aynı kocam gibiyim zaten, sorunumuz yok şükür… Her gece sevişmeden bırakmaz, hatta bazen çok azdığında, tatillerde ikiye üçe kadar çıkar.

Tatil deyince… Her yaz tatile gideriz. İznimizi alır, bir ay boyunca çılgınlar gibi eğlenir, dinlenir, tatilimizi yaparız. Geçen yaz da öyle yapacaktık. Sabırsızlıkla bekliyordum o günleri… Daha doğrusu kocamla yaşayacağım zevk dolu Akdeniz gecelerini, eğlenceyi… Ama son gün, alt katımıza yeni taşınan ve samimi olmaya başladığımız Kamil ve eşi Neşe de bize katılmak istediler.

Kocamla yalnız kalmak istediğim halde onları kıramadık. Bizim arabayla, birlikte gitmeye karar verdik. Fakat Neşe’nin işyerinden izin sorunu çıktı. Üç gün sonra çıkabilecekti izine, kocasının mahrum kalmaması için bizimle gitmesi konusunda ısrar etti. Kamil de istemeye istemeye razı oldu.

Son gece hazırlıklarımızı bitirip yattık. Kocamla sevişirken benim yüzüm asıktı. Kocam neden olduğunu sordu, söyledim.

– Ne güzel, ikimiz gidecektik tatile kocacım… Kamilleri de taktın yanımıza, istediğimiz gibi rahat hareket edemeyeceğim. Giysilerime, hareketlerime dikkat etmek zorunda kalacağım.” Kocam içimde gidip geliyordu bu sırada, “Canımızın istediğinde böyle rahat rahat sikişemicez, istediğim gibi tatil olmayacak, ona canım sıkılıyor”

– “Aman aşkım, buna mı sıkılmış benim güzel karım? Sen canın ne isterse yap. Ne istersen giy… Hatta giyme, üstsüz dolaş. Yanında ben varım. Kimse sana karışamaz.” diyerek neşe içinde gidip gelmeye devam etti. Benim de içim rahatladı, böyle anlayışlı bir kocaya sahip olduğuma sevinerek kocamla seviştim.

Ertesi gün kocam valizleri aşağıya indirdi. Kamil de kendi eşyalarını getirmiş, kocamla beraber eşyaları yerleştiriyorlardı. Ben de kapı pencereleri kapatıp elimde çantamla aşağıya indim. Tatile gittiğimiz için biraz daha da abartmıştım o gün…

Derin dekolte bir askılı bady. Altımda dolgun beyaz baldırlarımı meydanda bırakan keten spor bir mini etek. İçimde memelerimi sıktığından ve zaten ihtiyacım olmadığından sütyen giymeyi sevmiyordum, sadece beyaz bir tanga külot… Sabah serinliğinde uçları kabarmış, badinin ince kumaşından üzüm tanesi gibi görünüyor. Ayaklarıma tam tatil işi, güzel birer sandalet geçirmiştim. Kocamın yalamayı çok sevdiği ayak parmaklarım kırmızı ojeleriyle meydandaydı.

Kocamın en sevdiği şekilde giyinmiştim yani… Nitekim beni o şekilde görünce gözleri parladı. O da tatil havasına girmiş, tişört, şort, sandalet giymişti. Beni görür görmez şortun önünü düzeltmeye başladı. Tabi böyle açık saçık giyinirken Kamil’i unutmuş, hiç hesaba katmamıştım, o da aynı kocam gibi hayran hayran bana bakıyordu.

Umursamadım. Hoşuma da gitti. Sabah sabah iki erkeği azdırmayı başarmıştım. Bagaja çantaları koymak için eğilince eteğimin hafif sıyrılmasına da aldırmadım o yüzden… Kamil arkada durup beklerken kocam yardıma geldi, bagaja beraber yerleştirdik. Kulağıma eğildi kocam,

– “Aşkım, harikasın, beni bitiriyorsun. Ama eğildiğinde eteğin altından beyaz külodun görünüyor, kalçalarının arasına girmiş, amın yumruk gibi, farkında mısın?” diyerek fısıldadı. Omuzumu silktim. Ona geceki sözünü hatırlattım.

– “Yanımda sen varsın kocacım. İstediğim gibi giyindim ben de… Tatile gidiyoruz, cenazeye değil…”

– “Ah, sen yok musun? Benim seksi karım… Hem beni mahvediyorsun, hem etraftaki erkekleri… Hastayım ulan sana…” diyerek güldü kocam, bagajı kapattı.

Arabaya binip yola çıktık. Erkekler öne geçmiş, ben de arkaya oturmuştum. Güle oynaya, sohbet ederek yolculuğumuza başladık. Erkeklerin sohbetine katılabilmek ve yolu görebilmek için arka koltuğu ortalayarak oturmuştum. İster istemez bacaklarım ayrık vaziyetteydi.

Kocam bir iki kırmızı ışıkta arkaya dönüp benimle konuşurken gözleriyle bacak aramı işaret etti, bana ne der gibi omzumu silktim.

Aptal şey, biliyordum elbette kısacık mini eteğimin baldırlarımı, ağı am dudaklarımın arasına kısmış beyaz külodumu ortada bıraktığını… Ne yapayım, sen söyledin istediğim gibi davranmamı… Ben de böyle istiyorum işte… Rahat, pervasız, teşhirci biraz…

Kamil de bir şeyler söylemek için döndüğünde aynı manzarayla karşılaştı tabi… Her dönüşünde gözü ister istemez aşağıya, merkeze kayıyor, kıpkırmızı olup konuşmasına devam edemeden önüne dönüyordu. Bense aldırış bile etmedim. Ne yapayım Kamilim, gelmeyi sen istedin. Senin yüzünden kapanacak değilim ben…

Mola verdik yolda bir ağaçlık altında… Arabanın kapılarını açtık, evde hazırladığım sandviçleri, içecekleri çıkarıp yemeye başladık. Ben yine arka koltukta oturmuştum, ayaklarım dışarıda, karşımda taşa oturmuş erkeklerle konuşa konuşa sandviçimi yiyordum. Uzun bacaklarımı kapatmaya çalışsam da, karşımda yerde oturan erkeklerin görüş menzilindeydi külodum…

Kocam direkt bakıyordu, Kamil ise çekine çekine, kaçamak kaçamak… Farkında değilmiş gibi yaptım, yemeğimi yedim. Erkeklerin bakışları beni de tahrik etmeye başlamıştı. Kasıklarımın yandığını hissediyordum ki, gecikmemek için pikniğimizi bitirip kalktık, tekrar yola koyulduk.

Kalacağımız tesislere vardığımızda öğleden sonra dört gibi olmuştu saat. Bungalovlarda kalacaktık. Biz kendimizinkine, Kamil de hemen yanımızdaki karısıyla kalacakları bungalova eşyaları yerleştirdik. Denize kendimizi atmayı kararlaştırmıştık. Kocam mayosunu giyip Kamil’in yanına gitti. Ben de valizimi açıp sarı bir bikini seçtim kendime… İncecik bir kumaşı vardı. Şeffaf gibi duruyordu. Biraz küçüktü bedenime göre, fazla bir yerimi kapatmıyordu ama rengi hoşuma gittiğinden almıştım.

Yüksek topuklu plaj terliklerimi ve havlumu alıp dışarıya çıktığımda iki erkek de gözleriyle tepeden tırnağa süzdüler beni… Eh, oldukça cesur bir bikiniydi giydiğim. Yürürken doksanlık memelerim sallanıyor, mıknatıs gibi erkeklerin bakışlarını üstüme topluyordu. Deniz kenarına gittim arkamdan gelen iki erkekle… Kalçalarımı iki yana sallamaya, çalkalamaya özen gösteriyordum tabii…

Havluları boş bulduğumuz bir şezlonga bırakıp hemen denize atladık. Bir güzel yüzüp yol yorgunluğunu, sıcağın etkisini üstümüzden attık serin sularda… Kocamla Kamil çıktılar, ben doymamıştım, bir süre daha kaldım suyun içinde… Sonra ben de çıktım.

Mayolarıyla kuma uzanmış yatan erkeklerin yanına giderken gözleri fal taşı gibi açılmış bana bakıyordu ikisi de… Kızgın kumlarda parmak uçlarımın üstünde yürümeye çalışırken tüm vücudum geriliyordu. Araya giren bikini altımı parmağımla tutup düzelttim. Kalçalarımı sallayarak giderken, deniz suyuyla ıslanan ince kumaşlı bikinim kapatması gereken tüm noktaları meydana çıkarıyordu.

Havluyla saçlarımı ve ıslak bedenimi kuruladım. Havluyu tekrar serip bana bıraktıkları şezlonga uzandığımda kabarmış meme uçlarım bikini üstünü delecek gibiydi. Bikini altımın kenarlarının fiyonklarını tekrar bağladım, çözülmek üzerelerdi. Avuç kadar kumaşı vardı zaten ve ıslak kumaş, önümde çizgi halinde bıraktığım kasık tüylerimle güneşi görünce kabaran am dudaklarımı meydana çıkarmıştı. Hele bir de sırtımı arkaya verip dizlerimi kırarak kendimi güneşe teslim ettiğimde asıl darbeyi yedi karşımdakiler…

Güneş gözlüğümü takmış, kocamla Kamil’i izliyordum. İkisi de benden gözlerini ayıramıyordu. Hele Kamil kıvranıp duruyordu kumların üzerinde… Dayanamayıp kalktı, kendini denize attı. Biraz sonra yanımıza geri dönerken önündeki kabarıklık fark edilmeyecek gibi değildi. Gözlüğü çıkarıp bana bakan kocama kaşgöz ettim, gösterdim. Anladı, güldü,

– “Ne yapsın, çocuk bekar…” dedi. Sonra da ilave etti. “Sen de öyle yatıyorsun ki… Bari düzgün yat da daha fazla kudurtma adamı, yazıktır”

Ben de inadına inadına akşam olana kadar döne döne her tarafımı sergiledim. Sonunda akşam üzeri toparlandık, bungalovlara gidip duşumuzu aldık, akşam için hazırlandık. Külotsuz beyaz bir tayt geçirdim altıma… Üzerimde ince askılı, uzunca bir tişört vardı ama kollarımı kaldırdığımda külotsuz amım yumruk gibi çıkıyor, eğildiğimde sütyensiz memelerim uçlarına kadar görünüyordu.

Üçümüz birlikte, güle oynaya, kolkola diskonun yolunu tuttuk. Gece yarılarına kadar içtik, eğlendik, coştuk, dans ettik. Eğlencenin dibine vurduk. Sıra yatmaya geldi, Kamil gözü arkasında, bütün gece olduğu gibi bana baka baka kendi bungalovuna gitti, biz de kocamla odalarımıza çekildik.

Biz odamıza geçer geçmez kocam tam anlamıyla üzerime saldırdı ve deli gibi sevişmeye başladık. Pencere açıktı ve bungalov tek katlı olduğu için içerisi görünebilirdi. Soyunmak için kocamdan ayrılıp çaktırmadan pencereyi araladım, perdeyi yarım kapattım.

Sonra da çırılçıplak soyunup kendimi yatağa, beni bekleyen kocamın yanına attım. Azgın kocam hemen bacaklarımı aralayıp kasıklarıma daldı. Diliyle amımı karıştırmaya başladığında benim parmaklarım kocamın saçlarında kendime çekerken, gözlerim pencerede sabitlenmişti.

Fazla beklemedim. On dakika kadar sonra pencerenin arkasında kendini gizlemeye çalışarak içeriye bakan karaltıyı fark ettim. Seyircimiz yerini almıştı. Kamil’in sabahtan beri bana sikecek gibi bakışlarından bunu yapacağı belliydi zaten… Kocamla çırılçıplak yatakta sevişiyordum ve yabancı bir erkek benim her yerimi tüm çıplaklığıyla görüyor, belki de bana baka baka kaldırdığı sikiyle mastürbasyon yapıyordu pencerenin dibinde…

Artık iyice ateşlendim, çıldırdım. Kocamı saçlarından tutup kasıklarıma çektim. Kalçalarımla yatağı döve döve, inleye inleye sevişiyor, hem kocamı, hem de pencereden bizi izleyen seyircimizi gaza getiriyordum. Başımı sağa sola çeviriyor, saçlarını yolarcasına kendime çekiyor, bağırıyordum,

– “Yalaa… Yalaa… Parmaklarını da sok amıma… Hem yala, hem parmaklarını sok…”

Kocam bir taraftan amımı yalayıp emerken, bir yandan da çift parmak amıma dalmış, içimde çevirerek dört yanını okşuyor, beni zevkten çıldırtıyordu. Boşalmak üzere olduğumu anlayınca bırakıverdi. Tutup yatağın üzerinde domalttı, arkamdan amıma saplayıverdi aletini…

Bir çığlık kopardım. Belimden kavrayıp ıslak ve kaygan amımda hızlı hızlı gidip gelmeye başladı. Öyle sert hareket ediyordu ki, her girdiğinde taşakları klitorisime çarpıyor, beni bağırtıyordu.

– “Ahhhh… Siikk… Daha sert sik… Vur… Amıma göm yarağını… Hadi vurr… Nasıl erkeksin sen? Daha sert istiyorum… Oohhhh…”

Dakikalarca sikti beni… Sonunda dayanamayıp boşaldı. Döllerini içime, derinlerime fışkırttı soluk soluğa… Bense boşalmamıştım henüz… Yatağa yatırıp parmaklarını amıma gömüp sokup çıkarmaya, memelerimi yalamaya başladı. Biraz sonra ben de haykıra haykıra orgazma ulaştım. Pestilimiz çıkmıştı. O vaziyette, çırılçıplak, banyo bile yapmadan, amımda kocamın dölleriyle uyuduk kaldık.

Sabah erkenden açık büfede kahvaltımızı yapıp plaja indik kimseler yoktu. Büyük bir plajdı zaten. Ben yeni, fakat dünküyle aynı minilikte beyaz bir bikini giyerek her zamanki gibi her yerim meydanda uzandım. Bikinin altı kabarık amımı zor kapatıyordu. Şekilli kestiğim amımın kılları bikiniden çıkıp görünmesin diye ara sıra yukarı çekiştirmek zorunda kalıyordum altını, o kadar minikti bikinim… Tabi yukarı çekince, bikininin ağı dudakların arasına giriyor, bu kez de ağını düzeltiyordum.

Güneş yükselmiş, yakmaya başlamıştı. Yüzüstü uzanıp kocamdan beni yağlamasını istedim. Kitap okuyordu. Beyefendi rahatsız oldu iş buyurduğum için… Tabi gece karısıyla istediği gibi sevişmiş, hevesini almıştı. Şimdiyse vücuduma yağ sürüp okşamak angarya gibi geliyordu sabah mahmurluğuyla… Tam kızmaya başlamıştım ki, Kamil’e döndü,

– “Ya Kamil, kitap okuyorum, ellerim yağlanacak. Gül’e güneş yağı sürebilir misin bir zahmet?” demez mi?

Şaşırıp kaldım. Yüzüne baktım, o da sabit bakışlarla baktı bana… Bir şeyler planlar, ima eder gibiydi. Eh, ben de sesimi çıkarmadım. Kamil de şaşırdı önce ama hiç bozuntuya vermedi.

– “Tabi dostum, ne demek… Seve seve…” diyerek güneş yağını eline alıp şezlonga, yanıma oturdu.

Yağ sürdüğü parmaklarını vücudumda hissettiğim an ürperdim. Gözlerimi kapatıp olayın keyfini çıkarmaya karar verdim. Yabancı bir erkeğin parmakları vücudumda dolaşıyordu. Öylesine zevk almaya başladım ki oracıkta yatarken bastırıp arkamdan girse böyle zevk duymazdım.

Gece pencereden sevişmesini izlediği vücudumu, kocamın isteği üzerine parmaklarının ucunda bulan Kamil de eminim zevkle yapıyordu bu işi… Ağırdan alıyor, güzel güzel ovalıyordu sırtımı… Parmakları bikinime geldiğinde atlıyor, alt tarafa geçip belime devam ediyordu.

– “Kamilcim, istersen bikinimin fiyongunu çözüver de, güneş yağı bulaşmasın, kirlenmesin…” dedim.

Kocama baktım, güya okuduğu kitabın üzerinden bizi izliyordu heyecanla… Kamil’in titreyen parmakları bikinimin üstünün fiyongunu çözdü. Sırtım boydan boya emrine amadeydi artık… O da bastıra bastıra masaj yapar gibi güneş yağını sürdü. Okşayan parmakları iyice uyardı beni, tahrik olmaya, sık sık nefes almaya başladım. Sırtımı iyice yağlayan Kamil aşağılara inmeye, kalçalarımda dolaşmaya başladı.

Benim rahat tavırlarımın verdiği cesaretle vücudumda dolaşan parmakları kalçalarımın arasına girmiş bikini altının kenarlarında geziniyor, kalçalarımı avuçluyordu. Bacaklarıma indi. Baldırlarımı yağladı. Hafif bir tereddüt geçiren parmakları bacak arama girmeye çalışınca ben de bacaklarımı aralayıp arasına girmesine izin verdim.

Şimdi daha da coşmuştu parmaklar… Amımın kenarında dolaşıyordu. Ben de deli gibi tahrik oldum, bacak aramda dolaşan erkek parmaklarının verdiği zevkle titremeye, ayaklarımı, kalçalarımı oynatıp vajinal kaslarımı, amımı sıkıp sıkıp bırakmaya başladım. Sanırım o da görüyordu kalçalarımın hareketini…

Kocamı unutmuştum bile aldığım zevkten… Baktım, Kamil’i ürkütmemeye çalışarak bizi izlemeye devam ediyordu kitabın üzerinden… Siki mayosunun önünü çadır gibi kabartmıştı. Kamil de ondan farksızdı aslında… Şezlongta oturduğu yerde kıpırdanıp duruyordu. Sonunda dayanamaz hale geldim,

– “Teşekkür ederim Kamilcim… Bu kadar yeter. Benim lavaboya gitmem lazım… Şu üstümü fiyonk yapar mısın?” diyerek bikini üstümü bağlamasını istedim.

– “Benim de gitmem gerek, istersen sana eşlik edeyim Gül…” dedi Kamil.

Bikini üstünü bağlayınca ben doğruldum, terliklerimi giyip tesisin içine, tuvalet ve duşların olduğu bölüme doğru yürüdüm. Kamil de arkamdan fırladı tabi… Tabelalara bakarak tuvaleti buldum. Odalarda duş banyo her şey mevcut olduğundan buraya iki tuvalet ayırmışlar, kadın erkek ayrımı yapmamışlardı.

İkisi de boştu. Birine girip kapıyı kapatacakken Kamil de ne yapıyorsun dememe kalmadan arkamdan aynı kabine dalıverdi. Kapıyı kapatıp sürgüledi. Daracık kabinde karşılıklı duruyorduk. Benim güneş yağına bulanmış kaygan, yuvarlak hatlı vücudum, onun slip mayo giymiş, önündeki çadırla çıplak erkek vücudu…

– “Ne yapıyorsun sen Kamil?” dedim yasak savarcasına… Gözlerimin içine baktı,

– “Ne yaptığımı, ne istediğimi sen de biliyorsun, sormana gerek yok…” dedi boğuk bir sesle… “Dün sabahtan beri beni çıldırttın, delirttin… Seni sikmeden bırakmam… Sen de istiyorsun, biliyorum…” Gözlerimi gözlerinden ayırmadan,

– “Tuvalette sikişeceğimi düşünmüyorsun değil mi? Çık, işemem lazım…”

– “İşe… Hemen, burada, benim yanımda işe… Senin çişini içerim ben…”

Şaşırıp yüzüne baktım, ciddi konuşuyordu adam… Gülümsedim, zaten varla yok arası bikini altımı sıyırıp klozetin kapağını kaldırdım, oturdum. Hala göz gözeydik. İşemeye başladım. Gözünü kırpmadan beni, işememi izliyordu sapık şey…

Eğilip elimi tuttu, mayosunun önündeki kabarıklığa götürdü. Taş gibi olmuş sikini avuçlattı bana… Eh, ben de avuçlayıp okşadım. Gözlerim yarı aralık, elimdeki şeyin boyutunu ölçercesine avuçluyor, kaygan mayo kumaşının üstünden sikini okşuyordum. Sikinin başı mayonun belinden dışarıya fırladı, artık sığmıyordu alet…

– “Yarrağımı yalar mısın Gül?” dedi inleyerek… Gözlerine baktım,

– “Çok mu istiyorsun yalamamı?” dedim.

– “Oh, evet… Çok istiyorum. Hep bunu hayal ettim. Sikimi yalamanı, emmeni… Hadi yap şunu…” dedi kıvranarak…

İşemem bitmişti ama ben hala klozette oturuyordum. Dediğini yaptım. Mayosunu ayaklarına indirip dışarıya fırlayan kalınca sikini dudaklarımın arasına aldım. Yalamaya, emmeye başladım. Kalçalarından tutup kendime çekiyor, sikini alabildiğim kadar, boğazıma değene kadar ağzıma almaya çalışıyordum.

Ojeli tırnaklarımla kabalarını çizercesine okşuyor, oradan alttan taşaklarına iniyor, okşamaya devam ediyordum. Nerdeyse boşalacaktı. Çekti kendini, sikini ağzımdan kurtardı. Omuzlarımdan tutup ayağa kaldırdı. Islak amımı avuçlayarak dudaklarıma yumuldu. Çılgınca öpüşüyorduk.

Yandaki kabine birileri geldi, tuvalete girdiler, çıktılar. Ben duyulmasın diye ses çıkarmamaya çalışıyor, gözlerim kapalı, dudaklarım sömürülürken ona sımsıkı sarılmış, bacaklarımın arasına baskı yapan aletin tadını çıkarıyordum. Sonunda dayanamaz hale geldim,

– “Hadi…” dedim hırsla… “Hadi sik beni artık… Burda, tuvalette sik… Amım yanıyor sikilmek için… Hadi artık… Çabuk…”

Kucağında arkama döndüm, ellerimi fayans duvara yaslayıp önünde domaldım. Arzudan titreyerek içime girmesini bekledim. Kamil fazla bekletmedi, taş kesilmiş sikinin başını ıslak amımda hissettim bir an, sonra da hart diye içime gömdü kalın yarağını…

– “Ahhh….” Diye inleyip dudaklarımı ısırdım.

Onca sevişmişliğe rağmen dar amcığımı zorlamış, sert girişiyle canımı yakmıştı kalın aleti… Gidip gelmeye başladı arkamda… Hırsla, hızla pompalıyor, o vurdukça kalçalarımın etleri sarsılıyordu. Etraftan duyulma korkusunu unutmuştum bile, zevkten gözlerim kapanıyor, inliyordum.

Sonunda boşalmaya başladım, benim arkamdan Kamil de geldi. Ses çıkarmamaya çalışarak, kısık hırıltılarla kasıla kasıla sikini içimden çıkarıp sırtıma, kalçalarıma spermlerini fışkırttı. Ohhh… Sonunda Kamil’e siktirmiştim kendimi…

Ayakta sevişmekten yorgun düşmüştüm, dizlerim titriyordu. Klozetin kapağını kapatıp ata biner gibi çöktüm üstüne… Az önce sikilen ıslak ve kızgın amım soğuk klozet kapağında serinlerken ben de dinlendim, yatıştım biraz… Kamil tuvalet kağıdı koparıp sırtımdaki spermlerini bir güzel temizledi. O mayosunu, ben bikinimi geçirdik, dışarıya çıkıp kocamın yanına döndük.

– “Ne oldu, geç kaldınız, kalabalık mıydı?” dedi soran gözlerle gözlerimin içine baktı.

Sanırım örselenmiş dudaklarımdan, orgazm yorgunu gözlerimden ne olup bittiğini anladı hemen, dudaklarının kenarı kıvrıldı. Eğilip dudaklarından öperken,

– “Evet aşkım… Çok kalabalıktı, sıra beklemek zorunda kaldık.” dedim.

Öğleye kadar denize girdik, yüzdük, güneşlendik. Restoranda yemeklerimizi yedikten sonra kocam,

– “Para çekmek için merkeze inmem lazım aşkım, gelir misin?” diye sordu. Kamil gözlerimin içine bakıyor, gitmemem için gözleriyle yalvarıyordu adeta…

– “Ben denize girmek istiyorum kocacım. Sen gelene kadar, biz Kamil’le deniz kenarında vakit geçiririz” diyerek reddettim, kocamı uğurlayıp bungalova girdim.

Duşun altında ılık suyla, parfümlü duş jelleriyle güzel bir duş yaptım, kokulandım. Bornoza sarınıp banyodan çıktığımda kapım çalındı. Kocam on dakika bile olmamıştı gideli, sikicim damlamıştı hemen… Kapıyı açtım, evet, oydu. Kapıyı arkasından kapatıp bana baktı. Üstümdeki bornozun kuşağını yavaş hareketlerle çözdü, bornozu yere bıraktı. Karşısında çırılçıplaktım. Saçımdan ayak tırnaklarıma kadar süzdü beni…

O da duş yapmış, traş olmuştu. Traş jelinin ve sürdüğü erkek parfümünün kokusu içimi gıcıklıyor, bir an önce kollarına atılmak için sabırsızlanıyordum. Üstündeki tişörtü, altındaki bermuda şortunu çıkarıverdi bir telaşla… Şimdi o da çırılçıplaktı önümde… Bacaklarının arasında, yarım saat önce amıma girip çıkan, beni zevkten bayıltan alet aynı sertlikte havaya dikilmiş duruyordu.

Ona doğru bir adım atıp yaklaştım, beline sarılıp kendime çektim. Başımı yukarıya kaldırıp dudaklarımı uzattım, öpmesini bekledim. Sert dudaklarıyla vahşice öptü, dilini ağzımın içine sokup dilimi okşadı. Çıplak bedenimde onun kaslarını, apış aramda sikinin sertliğini hissettim. Kollarının şişkin pazularını, sırtındaki kasların yumrularını okşadım öpüşürken…

Dayanamaz hale gelince beni kucakladı, götürüp yatağın üstüne fırlatıp attı. Gözlerinin bebekleri koyulaşmış, şehvete bakıyordu bana… Kollarımı uzatıp çağırdım. Geldi, bacaklarımı aralayıp içime girdi yine… Kalınlığı vajinamı tamamen doldurduğunda kulak memesini dişleyip zevkle inledim. Klasik misyoner pozisyonunda sikmeye başladı beni…

Bacaklarımı beline, kollarımı boynuna sımsıkı sarmıştım o amımı pompalarken… Yatağa bastıra bastıra, yarağını amımın içinde kanırta kanırta sikiyordu beni… Ağırlığının altında zevkten nefes alamaz hale gelmiştim. Şehvetle çırpınıyordum altında… Minicik ojeli ayaklarım belinin iki yanında sallanıp duruyordu.

Ayaklarımı tutup bacaklarımı omzuna aldı. Daralan amımın içinde gidip geliyordu şimdi… Kaç kez boşaldığımı şaşırmıştım artık… Her vuruşunda zevkten bağıra bağıra sesim kısılmıştı. Kamil de işi uzattıkça uzatıyor, bir türlü boşalmıyordu. Geciktirici mi aldı bu adam diye düşünmeye başlamıştım. Amımın suları kuruyana kadar sikti beni…