Burak hiçbir zaman hayatımdaki tek erkek olmayacaktı!
Üniversitede ilk sene yurtta kaldıktan sonra, üç kız arkadaş birlikte eve çıkmaya karar vermiştik. Üçümüz de çok sosyal tiplerdik. Eğlenmeyi çok severdik ve yurt hayatı bizim gibi kızlar için hiç uygun değildi. Nitekim eve taşınmamızın üzerinden çok uzun süre geçmeden, tüm kampüsün imrendiği bir grup olup çıkmıştık. Nihan matematik öğretmenliği, Duygu makine mühendisliği, ben de mimarlık okuyordum. Bölümlerimizin birbirinden bu kadar alakasız olması, hatta farklı farklı şehirlerden geliyor olmamız çok iyi anlaşmamıza engel olmuyordu.
Üçümüz de insanların dönüp dönüp tekrar baktığı, orantılı fiziklere sahibiz. Fazla tevazuya gerek yok, güzel olduğumuz da bir gerçek. Nihan, saç boyası teknolojisinin eseri de olsa, nefis bir kızıldır. Duygu da aslında çok tatlı bir kumralken, kendini seksi bir sarışına çevirmeyi başarmış bir afettir. Bense zaman zaman çılgınlıklar yapıp, ara ara maviler, morlar ya da pembeler karıştırsam da, genelde doğal saç rengim koyu kahveden şaşmamayı tercih ederim. Tenim, Akdeniz kızı olmanın getirdiği ölçüde ışıltılı bir Bronzluktadır…
Güzelliğimin farkına varmaya başladığım zamanlardan beri her yerde erkeklerin dikkatini çekiyor olmak hep hoşuma gitmiştir. Bu sebeple cinsellikle tanışmam da daha 16 yaşımda özel matematik dersi aldığım hocamla olmuştu. Kızlığımı bozup beni sekse alıştırdığı o dönemde öyle bir hale gelmiştim ki, soru çözmem için beni seksle motive eder olmuştu. Parmakları amımı okşarken soru çözmemi ister, soruyu yanlış çözdüğüm anda elini amımdan çeker, beni azmış ve orgazm için yalvarır halde bırakıp, bir sonraki soruyu doğru çözene kadar karşımda sikini sıvazlardı. Kendimi ona siktirebilmenin yolunun sınavlarda yüksek puanlar almak olduğunu bildiğimden, tam konsantrasyon dersime çalışır, en yüksek puanları alırdım. Neyseki mükafatlarım harcadığım çabaya değerdi…
Evde kızlarla her şey mükemmel gidiyordu. Üçümüzün de erkek arkadaşları vardı ve onlar da yakın arkadaş olduklarından, hiçbir sıkıntı olmadan yaşıyorduk. Evimizin geniş olması ve herbirimizin bir odası olması nedeniyle, sevgililerimiz de neredeyse bize taşınmış gibiydi. Arada sırada evlerine gider olmuşlardı. O zamanki sevgilim Onur’la seks konusunda hiçbir sorun yaşamıyorduk. Bana tapıyor, beni istediğim gibi tatmin etmek için çırpınıyor, ben orgazm olduktan sonra da inleyerek boşalıyor ve bana aşık olduğunu, asla bırakmayacağını söylüyordu…
Zaman zaman gecenin bir yarısında kızlardan birinin odasından gelen inlemelerle uyanır, kulak kesilir, bu seslerle azar ve Onur daha uykudayken sikini emerek kaldırırdım. Kasıklarındaki ağrıyla uyandığında, üzerine çıkar, o daha uyku sersemiyken kendimi siktirmeye başlardım. Bu Onur’un o kadar hoşuna giderdi ki, çılgına dönerdi. Benim onları duyduğum gibi, onların da bizi duyabileceği ihtimali beni öyle heyecanlandırırdı ki, inlemelerimi iyice arttırır, Onur’u da bağırtana kadar kaptırırdım kendimi sekse. Çoğu zaman ağzına mememi alarak haykırışını bastırmaya çalışıp, o şekilde içime boşalırdı. Sekste sınırlarım olmasa da, hiç yapmadığım ama beni çok tahrik eden bazı şeyler vardı. İzlenmek, ya da izlemek de bunlardan biriydi.
Bir gün okulda bir dersin iptal olmasıyla, sonraki dersi de asıp eve gitmeye karar verdim. Aslında okul çıkışı için sevgilim Onur, Duygu ve Duygu’nun sevgilisiyle planlarımız vardı. Ama Onur’u hocası dersle ilgili bir konuda yardım etmesi için çağırınca, plan iptal olmuştu. Ben de Duygu’yla sevgilisine ayak bağı olmak istememiştim. Niyetim eve gidip, uzanıp, bir film izlemekti. Evde kimse olmayacağını düşünüyordum, çünkü Nihan’ın ertesi gün önemli bir sınavı vardı ve geceyi muhtemelen kütüphanede geçirecekti…
Evin sessizliğine bakılacak olursa haklıydım. Zaman zaman yalnız kalmak hoşuma gittiği için, keyifle odama gidip, üzerimdekileri çıkardım. Evde çırılçıplak gezmek için kızların memleketlerine gitmelerini dört gözle beklerdim. Şuanda da yalnız olduğuma göre, banyoya böyle girmemde bir sakınca yoktu. Film izleme fikrinden vazgeçip, doğruca banyoya gidip, küveti sıcak suyla doldurdum. Yasemin kokulu banyo köpüklerinin içine uzandım. Daha sabah duş aldığımdan vücudum temizdi aslında, ama bu keyif paha biçilemezdi. Sıcak suyun içerisinde saçlarımı ıslatmadan uzanıp, tatlı bir uykuya dalmışım…
Gözlerimi açtığımda aradan yarım saat geçtiğini ve suyun hafiften ılımaya başladığını fark ettim. Üzerimde öyle bir ağırlık vardı ki, kalkıp yatağa gitmeye karar verdim. Sudan çıkıp, banyo kapısının arkasına asılı boy aynasında kendimi gördüğümde, görüntümün ne kadar şehvetli olduğunu ben bile görebiliyordum. Sıcak suyun içerisinde yumuşacık olan ve pembeleşen cildim pırıl pırıl parlıyordu. Sudan çıkıp serin havayla buluşunca meme uçlarım dikleşmişti. Amımsa bebek gibi pürüzsüz pembe ve dolgun dudaklarıyla bacaklarımın arasında saklanıyordu.
Üzerimden sular damlayarak banyodan çıkıp, odama doğru giderken, aniden donakaldım. Nihan’ın odasının kapısı ardına kadar açıktı ve içeride gördüğüm manzara beni yerime mıhlamıştı. Nihan’ın sevgilisi Burak ayakta yüzü kapıya doğru dönük vaziyette dikiliyor, Nihan da önünde diz çökmüş, Burak’ın sikini deli gibi yalayıp emiyordu. Burak’ın elleri Nihan’ın saçında, kafasını geriye atmış, gözleri kapalı zevkin tadını çıkartıyordu…
Manzara öylesine erotikti ki, amım anında sulanıp sızlamaya başlamıştı. Burak sanki orada olduğumu hissetmiş gibi birden başını indirip gözlerini açmış ve donup kalmıştı. Gözleri açlıkla bedenimde gezinirken, ben bir milim bile kıpırdayamamıştım. Salondan içeriye vuran akşam güneşi üzerimdeki su damlalarının kristal gibi görünmesine neden oluyordu. İstemsizce bir elim artık neredeyse acı veren amıma gitmişti. Kendimi okşarken gözlerim Burak’ın bakışlarındaydı. Amımı okşayan kendi elim değil de onun gözleriydi sanki…
Diğer elimle göğsümü avuçlarken, parmaklarımı içime kaydırdım. Burak’ın ellerinin Nihan’ın saçlarında yumruk oluşunu izlerken, heyecandan kendimden geçtim adeta. Oradan uzaklaşmam gerektiğini biliyordum, ama bir adım bile atacak durumda değildim. Olduğum yerde kendimi parmaklarken, Burak gözleri amımda, inleyerek boşalmaya başladı. Bu görüntü benim de çözülmemi sağladı ve durduğum yerde titreye titreye orgazm oldum. Ses çıkarmamak için dudaklarımı ısırıyordum. Ama artık gitmem gerekiyordu, Nihan her an ayağa kalkıp beni görebilirdi.
Son sarsıntı da geçerken gözlerimi açıp, Burak’a tekrar baktım. Halen açlıkla bana bakıyordu. Göz gözeyken, amımdan çıkardığım parmaklarımı ağzıma sokup, kendi zevk sularımı yalayıp emdim. Burak gözü dönmüş bir şekilde gözlerinden ateşler çıkarak bana bakarken, ben sessizce odama geçip kapıyı kapattım. Çırılçıplak bir şekilde yatağa girip, uykuma kaldığım yerden devam etmeye karar verdim. Belki de rüyamda aynı hazzı tekrar yaşayabilirdim. Elim amımda uyuyakaldım…
Ama tuhaf bir rüya gördüm. Rüyamda, hiç tanımadığım yakışıklı biriyle Lüx bir restorandaydım ve garsonumuz Burak’tı. Yemeğimizi yedikten sonra, o yakışıklı beni Burak’ın gözleri önünde masaya domaltıp sikmeye başladı. Fakat nedense o yakışıklının kim olduğunu anlamaya çalışırken uyandım. Sevgilim Onur ben uyurken gelmiş, soyunup yatağa girmiş ve bana sarılarak uyumuş. Yarı sert siki arkadan amıma dayanmıştı. Belki başka zaman olsa sikini kaldırıp amıma sokar, kendimi ona siktirirdim, ama aklım halen akşamüzeri yaşananlarda olacaktı ki, içimden gelmedi. Gördüğüm rüyanın etkisiyle olsa gerek acıkmıştım. Yataktan çıkıp, üzerime saten sabahlığımı geçirdim. Mutfağa geçip birşeyler atıştırmak, sonra da yatağa dönmekti niyetim…
Buzdolabının üzerinde Nihan’dan bir not buldum. Duygu’nun haftasonuna kadar gelmeyeceğini, sevgilisiyle birlikte Ankara’ya gittiğini, kendisinin de gece kütüphanede olacağını, ertesi gün sınavdan sonra da teyzesine geçeceğini yazmıştı. (Teyzesi bizimle aynı şehirde oturduğundan arada ziyaretine gider, bir iki gece kalıp dönerdi). Onur’un asistanlığını yaptığı hocayla birlikte seminere gideceğini bildiğinden, yalnız kalmak istemezsem onunla gelebileceğimi, teyzesinin çok sevineceğini yazmıştı.
Zaman zaman yalnız vakit geçirmekten hoşlansam da, gece evde yalnız kalma fikri çok hoşuma gitmiyordu. Nihan’a katılmaya karar verip vermeme işini yarına bırakıp, dolaptan bir muz alarak odaya döndüm. Okuma lambasının ışığını yakıp, bir yandan muzumu yerken, bir yandan da kitabımı okuyordum. Kapının yavaşça açılmasıyla bir an tedirgin oldum ve yerimden sıçradım. Gölgenin içeriye bir adım atıp kim olduğunu göstermesi ve Onur’un uyanarak, “Ne oldu aşkım?” demesi aynı anda oldu.
Burak’ın halen evde olduğunu düşünmediğimden korkmuştum, ama aynı anda kafamda beliren görüntüler yüzünden de sersemlemiştim. Onur’un uyanmasıyla Burak tekrar geri çekilip kapıyı kapatırken, ben, “Hiç. Hiçbir şey olmadı!” diyerek Onur’un dudaklarından öpmeye başladım. Yan gözle de kapıyı kesiyordum, Burak odamdan çıkarken kapıyı tam kapatmamış, hafif aralık bırakmştı. Önce örtüyü üzerimizden atıp, Onur’un sikini kavradım. Onur zevkle inlerken, ben sikini sıvazlayarak, “Neden geldiğinde sokmadın bunu içime, nasıl ıslağım görmedin mi?” diyerek daha da azdırdım onu. Hem onu, hem de Burak’ı. Burak’ın kapı aralığından bizi izlediğini adım gibi biliyordum çünkü…
Bir elimi amıma sokup, sularımla ıslanmış parmaklarımı havaya kaldırdım. “Bak nasıl ıslandım!” diyerek, hem onun, hem de Burak’ın görebileceği şekilde ışığa tuttum. Sonra parmaklarımı ağzıma götürüp yaladıktan sonra, bu sefer onun ağzına soktum. Onur azgınca parmaklarımdaki sularımı emerken, diğer elimle sikini tekrar tekrar sıvazladım. Sonra yavaşça üzerinde kayıp, göğüslerini, karnını ve kasıklarını yalaya yalaya aşağı indim. Ve artık taş gibi olmuş sikini ağzıma aldım. Onur’un koca sikini yalayıp emerken, bir yandan da domalmış vaziyette amımı ve götümü resmen Burak’a seyrettiriyordum…
Sevgilimin sikinin başından zevk suları damladıkça, ben daha bir iştahla emiyor, bir elimle taşaklarını ovarken, diğer elimle alttan kendimi parmaklıyordum. Bütün bunları yaparken izleniyor olmak beni öyle heyecanlandırmıştı ki, amımdan sızan sularım bileğime, oradan da yatağa damlıyor, parmağımın her giriş çıkışında şıpır şıpır ses çıkarıyordu. Onur acı çeker gibi inleyerek, “Yeter, içine girmek istiyorum, devam edersen dayanamayacağım aşkım!” deyip, beni yukarı çekti ve bir hamlede üzerime çıkarak sikini amıma soktu. Dayanacak hali kalmamıştı…
Onur sert darbelerle beni sikerken, ben hafifçe doğrulup kapıya baktığımda, Burak tekrar kapıyı açıp, bir adım atarak ışığa geldi. Sikini eşofmanından çıkarmış sıvazlıyor, nerdeyse morarmaya başlayacak olan siki dev bir canavar gibi elinde gidip geliyordu. Burak’ın sikinin bu kadar mükemmel olabileceği daha önce hiç aklıma gelmemişti. (Onur’un aksine, Burak iriyarı ve kaslı değildi ve daha bebeksi bir yakışıklılığı vardı, belki de bu yüzden). Onur delirmiş gibi amımı sikerken, Burak bir adım daha atma cesareti göstererek, sandalyenin üstüne bıraktığım saten sabahlığımı eline aldı, kokladı. Ben orgazmın ilk sarsıntılarını hissetmeye başladığım sırada, Burak Onurla aynı anda boşalmaya başladı. Onur döllerini içime fışkırtırken, Burak da beyaz sabahlığımı dölleriyle suluyordu. Öylesine tahrik olmuştum ki, orgazmımı durduramıyordum adeta…
Onur sonunda tükenip yarı yarıya üzerime yığıldığında, ben halen tir tir titriyordum. Son bir kuvvet başımı kaldırıp Burak’a baktığımda, dudaklarını oynattı ve ses çıkarmadan (Yarın!) dedi. Başka bir şey söylemesine gerek yoktu. Zaten onun o azmış dimdik sikini gördüğüm anda kendimi ona siktirmeye karar vermiştim. Başımla (Tamam!) işareti yapmamla Burak’ın yüzünde mutlu bir gülümseme belirdi ve sessiz bir öpücük göndererek usulca sıvıştı odadan. Ben de ışığı kapatıp, kendimi yorgunluğa teslim ettim…
Tekrar uyandığımda sabah olmuştu. Onur giyinmiş, saatini koluna takıyordu. Uyandığımı görünce eğilip dudaklarımdan öptü ve “Nihan sana not bırakmış aşkım, kızların ikisi de evde olmayacaklarmış, Nihan onunla birlikte teyzesine gitmeni teklif ediyor. Git istersen aşkım, iki gün ben de yokum, yalnız kalmamış olursun!” dedi. Gece evde yalnız kalmaktan hoşlanmadığımı herkes biliyordu. Ama zaten yalnız kalmayacağım için bu hiç umurumda değildi. Onur’a, bu fırsatı değerlendirip final için hazırlayacağım maket üzerinde biraz ön çalışma yapacağımı, yalnızken daha iyi konsantre olabileceğimi söyledim. Bu bahanem işe yaramış, Onur’u ikna etmiştim. Aynı şekilde Nihan’ı da kandırmam çok kolay olacaktı. Onur çıplaklığımla tekrar tahrik olmaya başlayınca, geç kalmamak için apar topar yanımdan fırlayıp, hızlıca bir öpücük verdikten sonra evden çıktı…
Dün geceki sevişmenin yorgunluğuyla ve halen sabahın körü olması sebebiyle yatakta dönüp, karnımın üzerine uzanarak, tekrar uykuya dalmaya çalıştım. Ama bir süre uykuyla uyanıklık arasında gidip geldikten sonra vazgeçip yataktan çıktım. Çırılçıplak vaziyette mutfağa gittim. Burak’ın gelmesini beklerken yiyecek birşeyler arıyordum. Ekmek kızartma makinesine iki dilim ekmek koyup, çilek reçeli kavanozunu almak için dolabın içine eğilmiştim ki, kapıda bir tıkırtı duydum. Bir an için Burak’tan başka birinin gelmiş olabileceğini düşünüp endişelensem de, “Özgee!” diye seslenen oydu. Yüzümde muzip bir gülümsemeyle doğrulup tezgahın üstüne çıktım ve bacak bacak üstüne attım. Elimdeki çilek reçeli kavanozunun kapağını açıp, bir parmağımı içine daldırdım…
Burak mutfağa girdiği anda beni çırılçıplak vaziyette parmağımdaki çilek reçelini yalarken gördü. Azgınlıkla üzerime doğru gelirken, “Sen beni öldürmek mi istiyorsun orospu? Yetmedi mi işkencelerin? Aylardır seni hayal ederek Nihan’ı siktiğim yetmezmiş gibi, banyodan çırılçıplak çıkıp gözümün önünde kendini parmakladın, o da yetmedi gözümün önünde Onur angutuna siktirdin kendini!” diyerek, bir yandan soyunuyor, bir yandan da her cümlenin arasında duraksayıp, ağzına en yakın vücudumun hangi noktası varsa oramdan öpüyordu. Sonunda çırılçıplak kaldığında, beni kucakladığı gibi tezgahtan indirdi. Minyon yapılı bir kız olmama rağmen beni bu kadar kolay kucaklayabilmesine şaşırmıştım. Neşeyle bir kahkaha atıp, “Ama açım been!” diye bağırdım. Burak amımı avuçlayarak, “Ben de açlıktan ölmek üzereyim, önce sen beni doyur, sonra ben seni doyurmasını bilirim!” dedi ve kucağına alıp odama götürdü…
Deli gibi öpüşerek kendimizi yatağa attık. Onun elleri benim vücudumun her yerinde, benim ellerim de onun vücudunun her yerinde geziniyordu. Siki yine devasa boyutlara ulaşmış, elimin altında nabız gibi atıyordu. Tadına bakmak için ölüyordum adeta. Üzerinde vücudumu kaydırıp sikine ulaşmak istediğimde beni durdurdu ve “Ağzın sikime değdiği anda boşalırım, bu anı çok uzun zamandır bekliyorum, dur lütfen!” dedi. Sesi, aldığı zevkten dolayı kalın ve hırıltılı çıkıyordu. Öyle bir açlıkla bakıyordu ki bana, bu isteğimi daha sonraya bırakmaya karar verdim. Onun yerine üzerine çıkıp, sikini amıma sokmadan üstüne oturuverdim. Öylesine ıslaktım ki, am dudaklarımın arasında ileri geri kaydırırken şapır şapır sesler çıkıyordu…
Hem kendimi, hem onu delirtiyordum. Dişlerini öyle bir kenetlemişti ki, kendisine zarar vermesinden korktum. Birden beni üzerinden indirip yatağa sırtüstü yatırdı ve üzerime çıktı, aşağı doğru kayarak memelerimi yalayıp öpmeye ve emmeye başladı. Bir yandan eli de amımda çalışıyor, beni her taraftan istila ediyordu. Aldığım zevkten inlemeye, adını sayıklamaya başlamıştım ki, ağzı daha aşağı doğru hareketlenmeye başladı. Karnımı yalayıp, kasıklarımdan aşağı inerek amımın üstüne geldi. Amımın dudaklarını ayırmadan içinden sızan am suyumu yaladı. İçime girmesi için deliriyordum artık, ama roller değişmişti şimdi, o beni delirtiyordu…
Am dudaklarımı dokunulmadık yalanmadık yeri kalmayacak şekilde somurdu öptü. Sonunda artık dayanacak gücüm kalmamıştı ki, bacaklarımı sertçe iki yana açarak amımın içini gözler önüne serdi. Bakışlarıyla buluştuğum kısacık anda gözlerinde öyle bir mutluluk gördüm ki, kalbim tekledi resmen. Ağzını amıma dayayıp, dilini deliğime sokmaya, öpüp emmeye başladı. 16 yaşımdan beri erkekler amımın tadına bakmak için ayaklarıma kapanıyorlardı nerdeyse, ama böyle bir açlıkla saldıran ve böylesine zevk veren hiç olmamıştı. Susuzluktan ölmüş gibi yalayıp yutuyordu am sularımı…
Artık dayanabileceğim sınırı çoktan geçmiştim. Bağırarak, adını söyleyerek orgazma ulaştım. Gücüm tükenip, zar zor nefes alacak hale geldiğimde, Burak halen usul usul amımı öpüyor, kokumu içine çekiyordu. Parmak uçlarıyla amımı okşayıp, halen titreyişini seyrediyor, ara ara sanki kendine engel olamıyormuş gibi uzanıp dilinin ucuyla klitorisime dokunuyordu. Manzara öyle erotikti ki, yaşadığım hazzı ona da yaşatma isteğiyle dolup taştım resmen. Saçından tutup çekiştirdim, yukarı gelmesini sağladıktan sonra dudaklarından uzun uzun öptüm. Kendi tadımı onun dudaklarından almak mükemmel bir histi.
Elimi sikine götürüp kavrarken kulağına fısıldadım, “İlkini bana bırak, sonra istediğin kadar çok, istediğin gibi sikebilirsin beni, ama bu sefer bana istediğimi ver!” diye. Dudakları dudaklarımda, ağzımın içine doğru inledi. Aynı anda avucumdaki sikinin başından birkaç damla aktı. Kafamı kaldırıp aşağıya baktığımda, şişmiş ve morarmış başının ucunda parlayan beyaz sıvı ağzımı sulandırdı. Üzerinde kayarak hedefime ulaştım. Şişmiş damarların üzerinde dilimi gezdirerek ucuna ulaştım. Tam ucundaki deliğe dilimle bastırıp koca kafasını ağzımın içine aldığımda, acı bir inleme eşliğinde biraz daha sıvı aktı ucundan. Zevkle hepsini yalayıp yuttum. Sonra daha fazlası için emerken, diğer elimle taşaklarını sıvazladım. Avucumda hissettiğim şişkin topları usulca sıkıştırdım…
Bir elimle sikini kökten uca sıvazlarken, diğeriyle taşaklarını avuçlayıp bırakıyor, parmaklarımı taşaklarının alt kısmındaki hassas deride gezdiriyordum. Ağzım halen sikiyle meşgul, aşağı yukarı inerken, adeta kendi ağzımı beceriyordum. Bir süre sonra nefessiz kaldığımı hissettiğimde, sikini ağzımdan çıkarttım. Yine de ondan uzak kalamıyordum. Yalaya yalaya ve emerek dibine kadar indikten sonra, şişmiş toplarından birini ağzıma aldım. Dişlerimi değdirmeden, dilimle damağım arasında usulca sıkıştırıp emmemle, Burak’ın adeta kükremesi bir oldu. Beni tuttuğu gibi altına alarak, tek hamlede içime girdi. Bir anda kazığa oturtulmuş gibi hissettim. Aynı anda hem muazzam bir zevk, hem de acı hissettim. Burak ise içimde gidip gelirken kesik kesik nefes alıyordu.
Bir dakika bile dolmadan tekrar orgazmın eşiğine gelmiştim. O kadar hızlı ve sert bir şekilde içime girip çıkıyordu ki, zevkten ölmek üzereydim. Ona da aynı zevk ve acı karışımını hissettirebilmek için, siki amımın derinliklerindeyken kaslarımı gererek onu sıkıştırıyor, geri çekilirken sikini adeta sağıyordum. Orgazm sınırını aştığım o anda dişlerimi boynuna geçirmekten kendimi alamadım. Bu hareketimle birlikte o da boşalmasını daha fazla engelleyemedi ve içimi dölleriyle doldurdu. Çok uzun süredir kendisini zaptetmeye çalıştığı için bitmek bilmiyordu. Sonunda nefes nefese üzerime yığıldığında, ikimizin de bir milim kıpırdayacak halimiz kalmamıştı.
10 dakika kadar kıpırdamadan sadece nefeslerimizi düzene sokmaya çalışarak öylece yattık. Sonunda Burak üzerimden hafifçe doğrulup, çenemden tutarak kendisine bakmamı sağladı. Gözlerim yarı yarıya kapalıydı. Bense yorgunluktan ve peşpeşe gelen orgazmların etkisiyle beynimi tam olarak kullanamıyordum. Burak gözlerimin içine bakarak, “Seni artık bırakamam! Asla, ama asla! Ellerimi senden uzak tutmaya çalışmaktan bıktım! Bu zevki tattıktan sonra artık daha azıyla yetinemem! Seni o göt herife de bırakmam artık! Seni zevkten inletecek tek kişi benim, anladın mı beni! Altımda hep böyle zevkle inleyeceksin, söz veriyorum! Aşığım sana, duydun mu beni! Sikimi amına daldırmadan bir gün bile geçirmek istemiyorum, duydun mu beni! Benim olacağını söyle! Hadi söyle!” dedi.
Son gücümle, “Tamam.” diyebildim. Uykunun kollarına kendimi teslim ederken, dudaklarımda dudaklarını hissettim. Ona yalan söylediğimi o anda bile biliyordum, ben seks için doğmuş bir kadındım ve Burak hiçbir zaman hayatımdaki tek erkek olmayacaktı!