Mervenin annesi ile olanlar oldu artık
Merve ile 7 yıldan fazladır arkadaşız. Üniversiteyi aynı okulda farklı bölümlerde okuduk. Aslında o zamanki sevgilimin arkadaşıydı. İyi anlaşmıştık, o yüzden sevgilimden ayrıldıktan sonra da devam ettirdik arkadaşlığımızı. Ailesiyle beraber kalırdı ve tek çocuktu. Annesi ve babası üstüne titrer, her istediğini yaparlardı. Çok canayakın ve esprili insanlardır Meral Teyze ve Vedat Amca. Kızlarının ismini de kendi isimlerinin ilk iki-üç harfini birleştirerek vermişler. Merve ile o zamanki sevgilim yakın arkadaş oldukları için ailesinin davetiyle evlerine yemek yemeye de giderdik. Sohbet güzel olurdu. Vedat Amca 60-65 yaşlarında tecrübeli ve başarılı bir mühendis olduğundan danışman müdürlük yapıyor ve hikayeleri hiç bitmiyordu. Neredeyse her yörenin şivesini başarıyla yapıyor, anlattıklarıyla bizi eğlendiriyordu. Meral Teyze ise 50-55 yaş arası emekliliği gelmiş ama işini sevdiği için bırakmayan bir lise öğretmeniydi.
Yemekleri çok iyi değildi ama öğrencilik zamanı bize muhteşem gelirdi. Fazlasıyla kanım ısınmıştı Merve’nin ailesine. Onlar da beni severdi. Arada telefonla ararlar bolca selam yollarlardı. Merve, henüz ben ayrılmamışken kavga etti benim sevgilimle ve konuşmamaya başladılar. Ancak bizim arkadaşlığımız devam ediyordu. Daha seyrek de olsa yemek yemeye, muhabbet etmeye gidiyordum evlerine. Hatta Merve, ben sevgilimden ayrıldıktan sonra ayağını kırınca 1,5 ay kadar evden pek çıkamamıştı. Ben de arada onu alıp gezmeye çıkarıyor arada da yanına gidip olan biteni anlatıyordum. Bu süre zarfındaki ilgimden Merve’nin ailesi çok memnun kalmış, hatta ufaktan “acaba bunların arasında bir şey başlar mı?” diye düşünürcesine bakmaya başlamışlardı. Ancak Merve ile hiçbir zaman öyle olmadık.
Hala da iyi arkadaşız. Bir keresinde bir arkadaş evinde içip, sızmaya yakın aynı yatakta yatmaya başlamıştık. Daha doğrusu benim yattığım yatağa geldi yattı o da. Hatta masumca iç kaşık pozisyonuna geçti ama ben sarhoşluğun da etkisiyle iri göğüslerini avuçlamaya, poposuna sürtmeye başladım. Tabii sızmış numarası yaparak yapıyordum bunları. Sürtmeme hiçbir şey demiyordu ama ellerimi birkaç kez çekti göğüslerinden. Ben ısrarla göğüslerine dokunmaya devam edince battaniyeyi göğüslerine kadar çekip diğer insanların görmesini engelledi. O anda bile bir şey yaşamamak Merve ile kardeş gibi hissetmeme neden oldu.
Üniversite bittikten sonra daha az görüşmeye başladım Merve’nin ailesiyle. Ama sağolsun sosyal medya sayesinde iletişimi koparmadık. Vedat Amca oldukça meşgul olduğundan pek takılmazdı sosyal mecralara ama Meral Teyze epey aktifti. Bir gün scrabble tarzı bir oyun oynarken onun da oynadığını hatta baya iddialı olduğunu gördüm, oyun daveti gönderdim. Kabul etti ve hemen beni gördüğüne çok sevindiğini yazdı. Bir yandan oyunda iddialaşıyor bir yandan muhabbet ediyorduk.
Yaşlandığından falan dem vurmaya başlayınca şaka yaparak “Hiç olur mu Meralciğim, gençsin sen :)))” yazdım. Hoşuna gitti. Bundan itibaren canımlar, …ciğim’ler havada uçuşmaya, samimiyet artmaya başladı. Teyze kaybolmuştu artık. Gayet arkadaşça sohbeti derinleştirmiştik. Arada günümüz jargonunu kullanıyordum ve hemen cevabını veriyordu. Zeki hatundu. “Lisedekiler de bana bunları öğretiyor işte” diyordu. Sonra ben buna “Meral ya yemeklerinin tadı hala damağımda” dedim. “E gelsene o zaman yarın Merve ile yemeğe” dedi. “Yalnız Vedat Amcan yok o kadar eğlenceli olmayabilir” dedi. Ben de “Ya sen de eğlenceli hatunsun” dedim. Bu muhabbet, genç muamelesi görmek hoşuna gidiyordu. Gaza gelip “O zaman bir oyun daha oynayalım, sen kazanırsan yarın istediğin yemekleri yaparım” dedi. “Sen kazanırsan ne isteyeceksin” dedim. “Uzun boylusun sana perde astırılır :))” yazdı. 50-55 yaşlarındaki bir kadının çocuksulaşmasını çok seksi bulmuştum. Kabul ettim, biraz da şansın yardımıyla farklı kazandım. Fırında makarna istedim. “Ya ama ben sana perdeleri astıracaktım. Çok şanslıydın, bir daha oynayalım.” dedi. Kabul ettim ama bu sefer ne isteyeceğimi sonra söyleyeceğim dedim. Başladık oyuna. Yine önde gidiyordum. Bir ara OH yazdı harfleriyle. Ben de KIÇ yazdım. Baktım tepki yok. Sonra ORAL yazdım. Harfler de iyi denk geliyordu.
En son MENOPOZ yazdım. “Sorma ne çektim o menopozdan zamanında” dedi. Ben de eşelemeye başladım. Hiç bilgim yokmuş gibi saf saf sorular sormaya başladım. En son “cinsel aktiflik bitmiyor, sadece doğurganlık sonra eriyor” cevabına kadar gittim. Doğru yoldaydım ama ürkütmemeliydim. Oyunu kazandım, istediğimi sonra bildireceğimi ama perdelerini de asacağımı söyledim.
Ertesi gün öğlen Merve aradı beni. “Akşam bize geliyormuşsun ama benim planlarım vardı sevgilimle, başka zaman gelsen olmaz mı?” dedi. “Annen hazırlık yaptı ama” dedim sinsice. “Ee sevgilini de al gel yemek yeriz beraber” dedim. “Ya daha tanıştırmadım hem benimki gelemez öyle şeylere” dedi. “Sen bilirsin, ben güzel yemek yeme fırsatını kaçırmak istemiyorum” dedim. Gelmese süper olacaktı. Sevgilisiyle tanışıyor olsam gaza getirecektim planlarını bozmamaları için ama tanımıyordum. Ertesi gün gittim. Zili çaldım. “Kim o?” diye sorduğunda “Perdeci” dedim. Gülerek açtı kapıyı. “Hoş geldin haylaz” dedi. “Hoş bulduk Meralciğim” diyerek yanaklarından öptüm. Ama 40 yıllık arkadaş gibi, hissettirerek. “Merve yok, işi varmış. Yemek fırında, 20 dakikaya hazır olur” dedi. Ben de içimden sevinç çığlıkları atarak “Yemeğe kadar perdeni asayım” dedim.
Getirdi perdeyi. Boyum hemen hemen yetiyordu asmak için ama küçük merdiven istedim. Amacım başkaydı. Bir ayağımı merdivenin ikinci, diğerini de 3. ve en üst basamağına koydum. Perdeyi aldıktan sonra “Tut beni düşmeyeyim.” diyordum ama düşeceğimden değil. Temas etsin istiyordum ve teması da beni heyecanlandırıyordu. Sertleşmeye başlamıştım ve belli de oluyordu çünkü olur da gaza getirebilirsem çıkarması kolay olsun diye biraz bol, esnek kumaştan bir eşofman giymiştim. Merdivene çıkma amacım da bu sertliği gözünün önüne serebilmekti. Başta perdeyi takmamı seyrediyordu ama arada yorulmuş gibi durup ona doğru dönüyor ve neredeyse yüzüne sürtünüyordum. Dikkatini çekmiş, gözleri büyümüştü ama fark ettirmeden bakmaya çalışıyordu. Ben de onun dizlerine kadar uzanan çiçekli, mavi renk ağırlıklı elbisesinin izin verdiği çok kısıtlı dekolteden göğüslerine bakıyordum.
Bu sırada beni tutmayı bırakmaması cesaret veriyordu. Biraz önce sürekli bir şeyler anlatıyorken sessizleşti bir süre. Ben de hiç acele etmeden taktım perdeyi. Teşekkür etti ve yemeğe bakmak için mutfağa geçti. Bir süre sonra ben de “Mis gibi kokular geliyor. Ben de yardım edeyim.” deyip yanına gittim. Bardak, tabak taşıma bahanesiyle çok yakınında hareket ediyor ve mutlaka, çok kısa süreli de olsa, temas ediyordum ona tesadüfmüş gibi. Sonra her şey masaya taşındı. Kare bir masadaydık. Karşıma değil sol tarafıma oturmaya geldi. O oturmadan yanına gidip sandalyesini çektim ve “Bu güzel yemekleri yapan kadına centilmenlik yapmamda sakınca var mı?” dedim. Gülümsedi, “Bak şımartıyorsun sonra Vedat Amcan’dan da bekleyeceğim böyle şeyleri” dedi. “Gençsin, güzelsin, şımarmak hakkın.” dedim. Tabi her şey gülücükler eşliğinde şakayla karışık söyleniyordu ki olası bir ters tepki şakaya vurulabilsin. “Seninle olan kız yaşadı ha! Esprili, yakışıklı ve centilmen erkek pek yok.” dedi. Cesaret vermişti bu cümlesi. Yüzümde gülücüklerle “Teşekkür ederim Meralciğim, çok tatlısın” deyip baldırının üst kısmına koydum elimi. Feci bir heyecan sardı bedenimi. Kalp atışım neredeyse duyulacak kadar sert ve hızlıydı.
Muhteşem bir histi. Heyecanla öyle bekledim bir süre, hareketsiz. Hiçbir tepki vermedi. Masadaki eşyalara bakıyordu bana bakmaktansa. Ben de elimi çekmeden yavaşça yemek yemeye devam ettim. Ama yutamıyordum heyecandan. Elimi hafifçe hareket ettirmeye başladım. Çok yavaş, küçük hareketlerdi bunlar. Biraz sonra elini elimin üstüne koydu. Tüm vücudum terliyordu. Elim de dahil. Ben elbisenin üzerinden bacağını okşarken o da elimi okşuyordu. Yemekle ilgilenmiyorduk artık. Başka taraflara bakıyorduk ama birbirimize konsantre olmuştuk. Ben elimi dizine doğru indirip tenine dokununca ürperdi. Sabırsızlanıyordum ama ürkütmeye de korkuyordum. Hem belli ki bu durumdan keyif alıyordu. Acele etmeden bacaklarında gezindim. Bir dizinden başlayarak karnına kadar çıkıyordum belli belirsiz dokunuşlarla ve diğer dizine doğru iniyordum. Oldukça yavaşça… Bir dakikadan fazla sürüyordu bir dizinden diğerine ulaşmam. Nefes alış verişi hızlandı Meral’in. Ama hala bakamıyordu bana. Sanki kalabalık bir yerdeymişiz de herkes bizi izliyormuş gibi belli etmemeye çalışıyordu yaşadıklarını.
Karnını okşadım bir süre ve usulca yukarı çıkmaya başladım. Göğüslerine dokunduğumda irkildi ve bir anlık derin bir nefes verdi. Göğüslerini hafifçe okşadım ve sonrasında boynunda gezdirdim elimi. Kendini bana bıraktığını hissettim. İşaret parmağımın dışıyla göğüslerinin birleştiği yerden başlayarak yukarı doğru oldukça yavaş temas etmeye başladım. Boğazına temas ederken yutkundu. Çenesinin altından devam edip çenesinin ucunu işaret ve baş parmağımın arasına aldım. Yaklaştım. Tam dudaklarının bittiği yerden öptüm yanağını. Çok hafifçe, kırılmasından korkarcasına… Hala tepkisizdi. Teslimiyetini belli ediyordu yüz ifadesi. Boynundan öpmeye başladım usul usul. Nefes alışverişleri hızlanmış, küçük iniltelere başlamıştı. Kulağına yaklaşınca çok derinlerden “Meral” diye fısıldıyor, küpesini ağzıma alıp dilimle oynuyor, emiyordum. Küçük inlemeleri daha sesli “ahh”lara dönüşüyordu. Artık daha uzun ve belirgin öpücüklerle geziniyordum boynunda. Bir yandan da bir elimle elbisesinin üzerinden göğsünü okşuyor, diğeriyle sırtını okşarken sütyeninin kopçasını çözüyordum. Omuzlarına doğru kaymaya başladı öpücüklerim elbiseyi sıyırıp. Sonra diğer omzuna geçtim ve elbiseyi iki taraftan sıyırınca çözülen kopçayla beraber göğüslerinin dışarı çıkmasını sağladım.
Bir an için elleriyle göğüslerini kapattı. Ben yavaşça önce ellerini öpüp kenara aldım ve göğüslerini öpmeye başladım. Merve’nin göğüslerinden iriydiler. Her noktasından öpüp sonra uçlarına geldim göğüslerinin. Usulca öptüm.. Emdim.. Yaladım sertleşmiş uçlarını… O sırada ellerim bacaklarında geziniyordu bir yandan göğüslerini tadarken. Elbiseyi beline kadar sıyırdım. Birkaç kez bacaklarının arasına yaklaştı elim ama dokunmadım. Hem heyecanının sürmesini istiyor hem de olası tepkisinden çekiniyordum. Bacaklarındaki kasılmaları hissettikçe daha sert emmeye başladım göğüslerini. Dudaklarımın arasında eziyordum sertleşmiş uçlarını. Ve sonra elim bacaklarının arasına uzandı. O kadar ıslanmıştı ki çamaşırı… Üzerinden okşamaya başladım. Artık çok sık “ahh”lamaya başlamıştı ve bu beni körüklüyordu. Artık sandalyeden daha rahat bir yere geçmemiz gerekiyordu. Kanepelere göz attım ve birini gözüme kestirdim.
Hafif bir kadın değildi ama kucakladım. Belli belirsiz “Ne yapıyorsun?” dedi ama devam ettim ve kanepeye yatırdım sırt üstü. Bacaklarını öpmeye başladım ayak bileklerinden başlayarak. Çok huylandı. Oradan ilk defa öpüldüğünü tahmin ettim. Öpücüklerim yavaş yavaş yukarı doğru çıkıyor, bir yandan da elim bacaklarının arasında geziniyordu. Çamaşırını tutup çekmeye başladım. Refleks olarak engel oldu. Sonra bıraktı elini. İki hamlede çıkardım çamaşırını. Beklediğimden çok daha az kıllıydı. Dudaklarım baldırlarına çıktı dilimle beraber. Her noktasını ıslatmıştım bacaklarının. Bacak arasına doğru yöneldiğimde kafamı tuttu. Durdurmaya çalıştı ama devam ettim. Dilim değdiği anda uzun bir “aaahhh” çekti. Dilim hareket ettikçe bu “aahhh” ların ardı arkası kesilmiyordu ve beni fazlasıyla tahrik ediyordu. Epey bir süre yaladıktan sonra sesi kaymaya başladı. Derin derin ve aralıksız inliyor, bazen çığlık atıyordu. Artık feci halde serttim ve içine girmek istiyordum. Doğruldum ve hızlıca çıkarabilmek üzere giyilmiş eşofmanı ve üstümdeki diğer her şeyi çıkardım.
İçine girmek üzere doğrulttum penisimi kadınlığına. Yavaşça ıslaklığında gezinip içeri itmeye başladım. “Offff” diye çığlık attı. Bir an endişe ettim durdum ama hemen kesildi çığlığı. Sonrasında biraz daha zorladım ve daha hafif bir çığlıkla içine girdim. Birkaç kez gidip geldim. Gözleri kaymaya başlamıştı. Yaşından dolayı korktum. Durdum biraz. Normal gözlerle bakmaya devam edince heyecana dayanabildiğini anladım. Sonrasında bir daha durmadım. Haykırmalarına, çığlıklarına, inlemelerine rağmen durmadım. Islaklığı hiç kesilmiyor ama kayganlığı bazen yok denecek kadar azalıyordu. Kayganlığın azalması zevkimi azaltsa da onun boşaldığını hissetmek delirtiyordu beni ve durmadan gidip geliyordum içine. Artık dayanamayıp boşalacaktım. Menopozu hatırlayıp rahat rahat ve hakikaten oluk oluk boşaldım Meral’in içine. Tüm vücudum eriyip akmış gibiydi. Muazzam bir hazdı. Meral şaşkın yüz ifadesiyle bana baktı ve “Harikaydı… Harikaa!” diyebildi. Bacaklarının arasına baktım. Spermlerim akıyordu kadınlığından. Muhteşem bir görüntüydü benim için.
Zevk dolu bir gülümseme kapladı yüzümü. “Ne bakıyorsun haylaz?” dedi.. MERALCİĞİM…