Oğlumun arkadaşına dayanamadım verdim
Adım Asuman. 38 yaşında, bir erkek çocuk sahibi, eşinden boşanmış, fiziği ve medeni halimle erkeklerin peşinde koştuğu bir kadınım. Özellikle bacaklarım, göğüslerim, sarı saçlarım ve ses tonum erkekleri hemen etkiliyor. Bir kadın olarak bunun farkındayım ve bu durumumdan son derece memnunum.
Çocuklu olmam nedeniyle oldukça dikkat etmem gerektiğinden çok fazla bu durumun zevkini çıkaramıyorum. Eşimden 4 sene evvel boşandım. Tek sebep cinsel olarak yetersizliği idi. Çok erken, 17 yaşımda evlenmiş, hemen de çocuk yapmıştım. Ama her zaman kendime baktım. Kocamın yetersizliği yüzünden onu bir çok kez boynuzlayarak ihtiyacımı karşılıyordum. Ama artık duldum ve herkesin gözü üzerimdeydi.
Oğlum Mert büyümüş, üniversitede okuyordu. Liseden beri birlikte okudukları Haluk ile aynı üniversiteyi kazanmışlar, çoğu kez birlikte ya bizde ya da Haluk’larda ders çalışıyorlardı. Haluk Mert’e göre fiziki açıdan daha gelişmiş bir çocuktu. 25–26 gösteriyordu. Oysa Mert ile aynı yaştaydılar.
Bize geldiklerinde her zaman beni süzer, resmen gözlerini üzerimden alamazdı. Mert’ten dolayı sesimi çıkaramıyordum. Aslında hoşuma da gitmiyor değildi hani… Epey uzun zamandan beri hiçbir erkekle de birlikte olmamıştım. Erkeksizlik başıma vurmuştu ama bu oğlumun arkadaşı da olmazdı ya… Hem ben sübyancı mıyım diye içimden geçirdim.
Bu düşüncemin üzerinden bir ay geçmişti. Oğlum Mert arkadaşlarıyla hafta sonu için Sapanca’ya gitmişlerdi. Evde yalnızdım ve her tarafımı ateşler basıyordu. Televizyon seyrederken masumane bir öpüşme sahnesi anında kendimle oynadığımı hissettim. Gayri ihtiyari olmuştu ve üstelik elim göğüslerimdeyken bacak aramın da ıslandığını hissetmiştim. Ben yine de filimi seyretmeye devam ediyordum ama kendimle oynamam daha da artmış ve amımın suları külotumu ıslatmaya başlamıştı. Bu durumda kendimi tatmin etmek istemiyordum. Çok uzun zamandır yaptığım buydu, bıkmıştım artık kendimle oynamaktan… Ne vibratör, ne salatalıklar, ne fırça sapları, ne parmaklarım… Gerçek bir erkeklik organı girsin istiyordum içime… Mert de evde yokken birini bulmalıydım.
Bir erkekle birlikte olmalıyım diye düşündüm ve hemen olduğum yerden kalkarak üzerime askılı bir tişört geçirdim. Altıma da dizimin neredeyse bir karış üzerinde pilili kot mini etek giydim. Amacım bir kafeye, bara gidip gözüme kestirdiğim bir erkekle otel odasında sabahlayıp ateşimi söndürmekti.
Bu düşünce bile beni deli ediyordu. Vücudumda yanmayan hiçbir yerim yoktu, bacak aram, amım, göt deliğim resmen tutuşuyordu. Kasıklarımda sert, kıllı bir erkek kasığı, vücudumda hoyrat bir erkek eli istiyordum.
Tam giyinmiş evden çıkıyordum ki telefon çaldı. Mert olabilirdi, evet arayan Mertti.
”Anne, Haluk buraya gelmedi, telefonu da cevap vermiyor. Evine bir bakar mısın? Çok merak ediyoruz, bana bildirirsen sevinirim…” dedi.
Ben de merak etmiştim ve olur diyerek telefonu kapattım. Evden çıkarak üzerime aldığım hırkayı arabama bırakıp Halukların evine yöneldim. Merakla kapıyı çaldığımda Haluk kapıyı açtı. Beni karşısında mini etekli ve oldukça açık bir tişörtle görünce gözlerini benden ayıramadan kekeleyerek,
”Aaa.. Asuman teyze…” diyebildi. Sonra kendini toparlayarak “Buyurun, buyurun…” diyebildi.
”Hayırdır Halukçuğum? Mert’lerle buluşmak için gitmemişsin. Seni çok merak etmiş. Ev telefonunu da hatırlayamamışlar, cebine de ulaşılamıyormuş, beni gönderdi sana, haber bekliyorlar benden…” dedim. Haluk ta ”Ya, anneannem hastalanmış. Babamlar acilen memlekete gidince ben kaldım, gidemedim. Biliyorsunuz evde kediler var. Cebimin de şarjı bitmiş, daha yeni fark ettim. Hatta siz geldiğinizde şarja koyuyordum..” dedi.
”Eee.. Bir şeye ihtiyacın var mı? Yemek filan yedin mi?”
”Valla yumurta kırmaya hazırlanıyordum ama… Nasıl becereceğimi de bilmiyorum açıkçası…”
”“Müsaitsen dur bir bakayım…”
”Olur mu öyle şey? Buyurun, özür dilerim kafam çalışmadı. Tekrar özür dilerim…” diyerek beni içeri davet etti.
Bu arada Mert’i de arayarak durumdan haberdar ettikten sonra mutfağa yöneldim. Haluk’a sahanda sucuklu yumurta yaptım. Salondaki yemek masasına servis açtım ve Haluk yumurtayı yiyene kadar koltukta oturup onu bekledim. Haluk yumurtasını yerken bile defalarca bana teşekkür ediyor ama gözlerini de bacaklarımdan alamıyordu.
Yumurtasını bitirdikten sonra kalkıp karşımdaki deri koltuğa geçti. Havadan sudan konuşuyorduk. Bir ara baktım sadece ben konuşuyorum. O ise dalmış, gözleri bacaklarıma kilitlenmiş, hiç konuşmuyor. Anlattıklarımı duymuyor bile… Hay allah, bir de baktım ki, mini eteğimi ne kadar çekiştirsem, koltukta oturduğum yerde plileri açılıp duruyor. Ben konuşmaya dalmışım, etek kasıklarıma kadar çıkmış, karşıdan külodumu görebildiğine emindim. Çocukcağız hipnotize olmuş gibi gözlerini ayıramıyordu manzaradan… Kendimi toparlamaya, eteğimi çekiştirerek frikiğimi kapatmaya çalışınca silkindi. Ben dayanamadım,
”Ne o Haluk, nerelere daldın öyle?” dedim gülümseyerek… Kızardı, bozardı,
”Şeyy… Öylesine…” diye kekeledi. Az önceki etek altı küloduma mıhlanan bakışları, bendeki şehvet hislerini tekrar uyandırmıştı. Kendimi tutamıyordum.
”Öylesine değil işte, ben nereye baktığını biliyorum. Deminden beri bacaklarımı dikizleyip duruyorsun. Çok yaramaz çocuksun sen..:” dedim şakaya vurarak… Benim şakalaştığımı görünce biraz rahatladı. Yine de kıpkırmızı bir suratla,
”Siz çok güzel bir kadınsınız.. Bakmamak elimde değil…” dedi.
”Gerçekten mi? Beni güzel mi buluyorsun?”
”Evet… Hem… Hem de çok güzel buluyorum…”
”Yaaa… Teşekkür ederim iltifatına…”
”Gerçekten söylüyorum inanın…”
Birden çok etkilenmiştim. Zaten her şeye hazır olan ben, tahrik olmuş vaziyette olduğum yerden kalktım. Gerinir gibi yaparak kollarımı havaya kaldırdım. Bu hareketimle eteklerim iyice yukarı kalkmış bacaklarım tamamen ortaya çıkmıştı. Bu hareketi bilinçli yapmış Haluk’u tahrik etmek istemiştim.
Haluk bu hareketim karşısında yutkunmuş, gözlerini önüne eğmişti. Ben daha da tahrik olmuş bir halde bu sefer tamamen istem dışı sürüklenircesine Haluk’un yanına yanaşırken hafif hafif etrafımda dönerek dans eder gibi bir hareket yaptım.. İki elimle göğsümden başlayarak belimi, kalçalarımı sıvazlayarak sordum,
”İnanmıyorum sana, neremi beğeniyorsun peki?” dedim kısık bir sesle…
Haluk gözleri açılmış, beni takip ediyor, nefes bile almıyordu. Ok yaydan çıkmış Haluk’la sevişmemiz kaçınılmaza doğru yol alıyordu. Yanına oturduğumda terden sırılsıklam olduğunu ve çok derin nefes aldığını hissettim.
Hiç ara vermeden bacağımı bacağının üzerine atarak dirseğimi omzuna dayadım, elimle saçını okşamaya başladım. O da kolunu belime atmıştı. Bu hareketimle bacaklarım ayrılmış, şeffaf dantelli küçücük külotum ve amım ortaya çıkmıştı. Haluk’un kulağına eğilerek,
”Madem güzel buluyorsun, o zaman bu güzelliğin hakkını ver canım…” Hala beklediğim gibi bir hareket yapmıyordu velet… İçinde açmazlar yaşadığı belliydi.
”Ama siz… Mert’in annesi…” diye kekelerken biraz sert kaçan bir sesle, bozulmuş gibi,
”O zaman hayallerinde kalmak zorunda…” dedim ve bacağımı üzerinden alıyordum ki,
”Hayır, hayır.. Bunu yapmayın… Sizi istiyorum… Hem de çok istiyorum…” dedi.
”O zaman Mert’i filan bir kenara bırak, bu fırsatı değerlendir güzelim… Evde ikimiz yalnızız… Ben kadınım, sen erkeksin… Erkek olarak yapacağını yap…” diyerek bacaklarımı aralayıp amımı tamamen ortaya çıkardım. Şeffaf külodun altında görünen kabarmış am dudaklarımı elimle okşadım. Akan sulardan külodun önü ıslanmıştı bile…
Haluk hemen elleriyle tişörtümü yukarı sıyırarak göğüslerimi okşamaya ve deli gibi öpmeye başladı. Bir müddet öpüp okşadıktan sonra yerimden doğrularak etekliğimi çıkardım. Pantolonunun fermuarını çektim, yarağını dışarı çıkartarak ağzıma alıverdim.
Harika bir yarağı vardı. Taş gibiydi ve oldukça iriydi. Yarağını dibine kadar ağzıma alarak emiyordum. O da kolunu uzatarak elini külotumun içine sokuyor, zevk ve heyecandan sırılsıklam olmuş amımı okşuyor, parmaklıyordu. Yarağı artık taş gibi olmuş amıma girmeye hazır hale gelmişti.
Eğilip tek hamlede külotumu çıkarttığımda o da tişörtünü, pantolonunu ve külotunu çıkarmıştı. Sırtımı ona dönerek bacaklarımı üzerinden geçirip elimle kavradığım yarağının üzerine oturmaya başladım. Duyduğum zevk ve heyecandan yapış yapış olan amım hiç zorlanmadan o kocaman ve kalın yarağı dibine kadar almıştı.
Yarağın her santimini hissetmiştim ama, amım hala daha yok mu der gibiydi. Amımın kaslarını oynatarak yarağını içimde sıkıştırıp gevşetirken üzerinde inip kalkmaya başlamıştım. Bir yandan da parmaklarımla amımın dudaklarını açabildiğim kadar açarak yarağın daha çok sürtünmesini sağlıyordum. Bir müddet sonra yarağın üzerinden kalkıp bu kez yüzümü Haluk’a döndüm.
Güzel yarağını tekrar içime aldım. Kollarımı boynuna dolayarak dudaklarına yumuldum ve üzerinde inip kalkmaya devam ettim. Dakikalar sürdü inip kalkmalarım… Dudaklarını bitirircesine emiyordum. Haluk da ellerini memelerime yapıştırmış, avuçlarında sıkıyor, uçlarını ovalıyordu.
Birde bire müthiş bir zevk dalgasına tutularak sular seller gibi, tam anlamıyla şaldır şaldır boşaldım. Boşalırken attığım çığlık bile beni ürkütmüştü. Ama Haluk daha da azmış, amını suladım götünü de isterim diye tutturmuştu. 20 yaşındaydı ama değme tecrübeli erkeklere taş çıkarırdı. Tam bir erkek ve süper bir sikiciydi. Bu kadar zaman sikinin üstünde zıplamama rağmen daha boşalmaya niyeti yoktu… Hemen yarağının üzerinden kalkarak am sularımla vıcık vıcık kayganlaşmış yarağını elimle kavrayarak göt deliğime dayadım. Bunu isteyerek hislerime tercüman olmuştu. Daha kafasını dayamamla birlikte, Haluk’un ilk hamlesiyle yarrağının başı içime girmişti bile… Ona yardımcı olmak için ıkınarak yarağın üzerine yüklenince tamamı götümün içinde kayboldu. Arka deliğimde hissettiğim acı ve kalınlık yüzünden dudaklarımı ısırdım. İnliyordum.
Bu sefer ben hareketsizken o alttan bana geçirmeye başladı. Göt deliğimde bir pompa gibi yarağını çalıştırmaktaydı. Minik deliğim iyice açılmış rahatlamıştı. Haluk artık götümden çıkıp amıma, amımdan çıkıp götüme dalıp duruyor, taşakları apışlarımı kasıklarımı dövüp duruyordu.
Haluk birden bire yerinden doğrularak beni koltuğa yüzükoyun yatırdı. Hafif domalmış pozisyonda, bacaklarımı parçalarcasına ayırarak amıma öyle bir yüklendi ki… İşte o an içimde ne var ne yoksa dışarı patlatırcasına, boğuk bir çığlıkla, ağlarcasına boşaldım
Vücudum hala titriyor, orgazmın doruklarını yaşıyordum ki Haluk amımda iyice hızlanarak gidip gelmeye başladı. Beni tek bacağımın üzerinde tutup diğer bacağımı kıvırarak göğsüne sıkıştırdı. Amıma geçirmeye başladı. Alttan harika vuruyordu. Birden bire nefesi sıklaşmaya ve kasılmalara başladı.
Korunmuyordum ve içime boşaltamazdım onu… Kendimi ondan kurtararak önünde diz çöktüm ve yarağını hızla sıvazlamaya başladım. Az sonra da Haluk iniltiler eşliğinde sert kasılmalarla boşalmaya başlamıştı. Tüm spermleri ağzımı ve yüzümü doldurmuş, sızanlar çenemden göğüslerime akıyordu. İkimiz de koltuğa yığılıp kaldık. Ağzımdan çıkan tek kelime
”Harikaydın canım…” oldu. Haluk da,
”Aynen, sen de…” diyebildi.
Sonra birlikte öpüşe koklaşa, sevişe sevişe duş aldık ve önümüzdeki uzun geceyi sabaha kadar uyumaksızın sevişerek geçirdik. Gün ışıdığında Haluk hala beni sikiyor, ben ise 5–6 orgazma ulaşmanın mesafelerini kat ediyordum. O akşamdan sonra Halukla her fırsatta bir araya gelip bir otelde ya da başka bir ıssız köşede, genelde bu benim arabamda oluyordu, sık sık sevişiyoruz.
Bir gün kızgınlıkla oğluma “ananı sikerim” dese hiç de yalan söylememiş olacak.